Rüyasında sonu belli olmayan bir yolda hızlı adımlarla yürüyordu.
Yürüdüğü yolda yalnızdı.
Yolun iki tarafında doğup büyüdüğü yerlere ait görüntüler vardı.
Annesi, babası, sevdiği adam ve dostları yolun kenarında durmuş ona el sallıyorlardı.
Hepsinin yüzünde hüzünle karışık bir tebessüm vardı.
Kalın bir camın ardında gibiydiler; yürürken bir yandan da onlara dokunmak istiyor ama ulaşamıyordu.
Rüyasında yürüdüğü yolun sonunun nereye gideceğini bulmak istiyor, bunun için uyanmaktan korkuyor ama yol bitmeden uyanıyordu.
Eleni, rüyaların anlamlarına çocukluğundan beri meraklıydı. Bu rüyanın vereceği mesajı ise anlayamıyordu.
Bir gece yatmadan önce eski 45 liklerden birini koydu gramofona.
Grek müziği evin içini doldurdu. Müziğin ona huzur verdiğini düşündü.
Anılarına dönmüştü çalan müziğin etkisiyle.
Çocukluğu, genç kızlığı geçiyordu gözlerinin önünden.
Artık geçmişte kalmıştı hepsi. Geri dönüş yoktu.
Gitmekle iyi mi yapmıştı? Yanıtını bilemedi.
Pencereden dışarıya baktı. Napoli sokakları karanlıktı.
O an ; geçmişi unutmak için yaşadığı yerden uzaklaşsa da, geçmişinin kendini bırakmadığını fark etti.
Başka ülkede, başka şehirde yaşasa bile geçmişin izlerini silmek için ilk önce belleğini silmesi gerekiyordu .
Bu düşüncelerle kendine sordu " Peki o zaman neden geldim buralara, ah Eleni neden Napoli? "
6 yorum:
Cevabını hiçbir zaman bulamayacak, desene...
Belki de bazen, sorulara cevap bulmak için bir şeyler yapmamalıyız. Sadece içimizden geldiği için yapmalıyız.
Kalemine sağlık Özlem'cim. Bizi kırmadığın ve mimdaşımız olduğun için sonsuz teşekkürler. :) Bundan sonra seni mim yağmuruna tutmamız için hiç bir neden kalmadı. :)
Teyze kim bu Eleni?
Bazen gerçekten bazı soruların cevabını bilmez insanlar ya da yaşayarak öğrenir.
Bence Eleni de böyle yapıyor:)
Bu arada tabii ki; mim yağmurunda şemsiye açmadan dolaşırım ben, beklerim her zaman:)
Cevapsız sorular...
Çok güzeldi okumak...
Sevgiler
Melis'cim bir hikaye kahramanı, yaşadıkları kendinde saklı olan canım...
Teşekkürler Ezgi'cim, sevgiler kocaman:)
Yorum Gönder