21 Mart 2017 Salı

TATLI ÇARŞAMBA


Size bir sır vereyim; mi ?

 Ben 30 yıllık iş hayatım boyunca hiç  pazartesi sendromu yaşamadım.

Çünkü pazartesi gününe gelene kadar; "arife günü bile  çalışma sendromu", "yılbaşı gecesinin ertesi günü öğleden sonra çalışma sendromu", "cumartesi günleri ve tüm milli bayramlarda tam gün çalışma sendromu" gibi miniş sendromlarım oldu benim. Örnekleri daha da çoğaltabilirim.
Misal 23 nisan veya 19 Mayıs tatillerini fırsat bilip kısa süre de olsa bir yerlere kaçanları acayip kıskanırdım. 

Hal böyle olunca pazartesi günü ile barış imzalamaktan ve uygulamaktan başka şansım olmadı.

Fakat nedense haftanın günleri içinde çarşamba gününü tüm çalışma hayatım boyunca çok sevdim. Bu yıl çalışmıyorum, halen de en sevdiğim gün çarşamba.

Neden olabilir?  Cevabını bulamadım.

Hafta ortası olduğu için mi?
Tek tatil günüm olan pazar gününe 3 gün kalması yüzünden mi?

Bilmiyorum ...

Çarşamba günü en sevdiğim günlerden biri oldu daima.
Kendimi çarşamba günleri daha enerjik, daha dinamik hissettim hep.
Tuhaf olan da bu çarşamba sevgimin halen devam etmesi.
 Yarın çarşamba ya seviniyorum gizli gizli ...
Hele bir de bahar geldi, doğa canlanıyor, arpa çiçeklerinin kokusu genzimi yakıyor.
E daha ne isterim yaşadığım her ana şükretmekten başka ?

Tatlı çarşamba dilerim hep tatlı kalırsın hayatımda .☺☺

15 Mart 2017 Çarşamba

LİMON ANTLAŞMASI

Bizim ailenin kadınları arasında gelenekti illa ki ve mutlaka ikinci çaylarını limonlu içmek. 
Neden ikinci bardağı limonlu istediler inanin hiç aklıma sormak gelmemiş. 
Çocukluğumdan hatırladığım ikinci bardak çaylarına oflaya puflaya dolaptan limon çıkarır minicik keser çayın içine atıp servis yapmamdır.  Çünkü ben hiç limon sevmezdim.
Sonra Antalya 'da yaşamaya başladım.  Narenciyenin kucağına düştüm yani.  Ama limonla ilişkim hep mesafeli oldu.
O minik ekşi şeyle yıldızım barışamadı bir türlü.
Hiç unutmam bir arkadaşım vardı.  Yediği her yemeğe limon sıkardı.  Pilavı bile limonla yerdi . Çok yadırgardım onu. O zamanlar yirmili yaşlarımın başındaydım. 
Şimdi elliye merdiven dayadığım şu günlerde limonla ciddi bir barış anlaşması imzaladım. 
Aklınıza gelen bütün bitki Çaylarımı yeşil çay beyaz çay siyah çay ne olursa hep limonla içiyorum. Pilavin üzerine değil belki ama bütün çorbalarıma da limon sıkıyorum mutlaka.  Günlük içtiğim suyun içinde iki dilim limon oluyor illa ki.
Sokaklarda limon ağaçlarını gördükçe mutlu oluyorum. 
Bu şehri limon, portakal ve turunç ağaçlarından ötürü daha da çok seviyorum. 

Size bir sır vereyim . Bu yıl grip olmadım.
Ya yaşlanıyor ve bizim aile kadınları gibi olup geleneğe uyuyorum ya da damak tadım değişti.
Bildiğimse limonla yaptığım anlaşmadan pek bir memnunum. ☺