31 Ocak 2016 Pazar

KAYIP ARANIYOR



Evde eşya kaybeder misiniz?
Çok sık yaşadığım bir durumdur bu.

Genelde kaybettiğim bir şeyi ararken onun yerine daha önce kaybedip aramaktan vazgeçtiğim bir başka eşyayı bulduğum da olur.  Bu durum çok eskiye, çocukluk hatta öğrencilik yıllarıma kadar dayanır.

Ben öğrencilik yıllarımda çok ama çok dağınık bir kızdım . Öyle böyle değil ama. Yeni nesil doktorların " hiperaktif " tanısı koyacağı cinsten üstelik.

Sevgili annem; " bu nasıl evlenecek de ev idare edecek" diye hayıflanırdı.

Ben de bir yerlerde, aslında dağınık olan insanların daha  zeki olduğunu okumuş mutlu olmuştum
.
  Yıllarca bu duyguyla avuttum kendimi :)

Neyse evlendim;  yıllar geçti,  anne oldum .

Birde baktım düzene önem veren bir kadına dönüşmüşüm.  Yıllar beni daha düzenli bir hale getirmiş.

Zaman içinde anladım ki; çocuğun varsa ev idare ediyorsan zeki de olsan aptal da olsan azıcık derli toplu olacaksın. 
Yoksa herşey arap saçına dönüveriyor.

Evde daha çok zaman geçirmeye başlayınca iyice domestik bir kadın olup çıktım.  Böylece annemin kuruntuları da boşa çıktı. 
Artık düzenli, tertipli bir anneydim.  Üstelik iş hayatına da devam ediyordum. 
Çocuk da yapmıştım kariyer de heyt be !!!

***
Yine de evde eşya kaybetmeye devam ediyorum.
  Zavallı ben !!!

Bir tane saç bandım var.  Evdeyken özellikle mutfakta  kullanıyorum. 
Dünden beri koyduğum yeri bulamıyorum. 
Yazın Irvin Yalom' un
Günü Birlik Hayatlarını okuyordum. 
Yine evin içinde kaybettim kitabı. 

Kuzenimin önerisiydi çok da beğenerek okuyordum. 
Yok uçtu kitap.

Geçenlerde oğlumun   ders kitaplarının arasında buldum. Oraya ne ara girdi ?
Bilmiyorum. 
Bildiğim kitabı okumak hevesim çoktan geçmişti.

Bu ev içi kayıpları ne zaman biter acaba?
Şaka gibi ama yaşlanıyor muyum,  çok mu koşuşturma içindeyim, yoksa ruhum halen 20 li yaşlarımdaki o kızın ruhu mu ?
Cevabı bulamıyorum. 



Posted via Blogaway


25 Ocak 2016 Pazartesi

ESKİYORUZ BİRER BİRER EKSİLEREK

Ocak ayı doğduğum ay. Çocukluğumda doğum günü kutlamaları nedeniyle gelmesini iple çektiğim ay.
Aileme geç gelmemden dolayı günlerce doğum günümün kutlandığı, kocaman bir doğum günü pastası eşliğinde sevdiklerim, arkadaşlarım ve önce tercih olarak oyuncak fakat daha sonraki yıllarda illa ve mutlaka kitap olan doğum günü hediyelerim.  Annemin üşenmeden aldığı doğum günü elbiselerim.  E küçük bir kız daha ne ister?
Yıllar sonra doğduğum ayı sevmez oldum. Hatta mümkün olsa 24 Ocak 'ı takvimlerden silmek istiyorum.  Tüm vakitsiz ölümler neden bu güne denk geldi ki?
Babamı kaybettiğim ay da ocak, amcam ve enistemi de.
Bu sabah gözümü açar açmaz Ergüder Yoldaş 'ı duydum. Yeni neslin hiç tanımadığı ana bizim çok iyi bildiğimiz değerli bir müzik adamı. 

Üst üste gelince mi üzülüyor insan ?

Anladım ki bir süre sonra anılara sığınıyor insan .
Yıllar hızla geçip gidiyor ve  eskiyoruz yavaş yavaş eksilerek.


6 Ocak 2016 Çarşamba

İYİ Kİ DOĞDUM 🎂

Bundan 48 yıl önce yine böyle karlı hatta daha da karlı bir ocak ayı yaşanıyormuş Istanbul 'da.

Karnı burnunda annem doğum için gün sayıyormuş.

Yılbaşı gecesi bebek gelebilir diye uyarmış doktor.  Bizimkiler, maaile yeni yıla teyakkuz halinde girmişler. 

E ben rahatıma düşkünümdür.  Sıcacık anne karnını terk etmek işime gelmemiş olmali ki; bizimkileri bir hafta oyalamışım. ☺
Doğum için hastaneye yatan annemi bir gece de hastaneye bekletmişim. Hayatla randevuma geç kalmışım yani.

Sonrası malum.  Dünyaya bir bebek gelir; hayat değişir benimki de öyle olmuş.  Hele ölü bir doğumun üzerinden 6 yıl geçtikten sonra doğunca ben; ne kar olmuş umurlarında bizimkilerin ne kara kış.

Dünyadaki misafirliğim yaşım kadar olur mu? Bilmiyorum. 
İyi ki doğdum ben.  İyi ki bu dünyadan geçiyorum.

Sağlık ve huzur baş dileklerim.  Bunlar olunca gerisi geliyor zaten.
Haaa bir de dostlarım ve kitaplarım hiç eksilmesin hayatımdan. :) 

1 Ocak 2016 Cuma

YENİ YIL, KAR, KİTAP VS.

Aslında değişen hiç bir şey yok. 
Sadece birbirimize iyi dileklerde bulunup; bu dileklerin gerçek olmasını umut etmek bile güzel. 
Yoksa gerisi teferruat. 
***


Biz yeni yılı evde geçirenlerdeniz. Bu yıl da gelenek değişmedi.  Tombala oynamazsak olmazdı; bir kere bile tombala yapamadım bu yıl şanssız olacak diye düşündüm  ama sabah kalktığında yılbaşı biletlerimin birine amorti çıktığını öğrendim; eh bu da züğürt tesellisi oldu. :) Hem hepi topu iki bilet almıştım, onca biletin arasında amorti hiç fena değil. Çünkü bana amorti bile çıkmaz çoğu kere :)
***


Sabah geç saatte yapılan kahvaltı faslı da bitince akşam üzerine doğru  en sevdiğim üçlü ile başbaşa kaldım.
Diyorum ya değişen hiç bir şey yok aslında . Sadece umut etmek güzel ...

Blognot : Kar fotoğrafı tabiî ki Antalya 'dan değil.  İstanbul 'dan. Buralara kar yağması bir yolunu buluruz elbet :)