28 Haziran 2010 Pazartesi

NASIL KİLO VERELİM?

diet_by_popdotYaz geldi ya, hangi kanalı açsam, hangi dergiyi ya da gazeteyi karıştırsam birbirinden farklı diyet programlarıyla karşılaşıyorum.

Bir sürü sağlıklı beslenme programı ve zayıflama önerileri var.

Neyi ne şekilde uygulayacağımızı da şaşırıyoruz bu durumda.

Herkesin vücut yapısı, o metabolizma dedikleri şey bir değil ki, hangi öneriyi nasıl uygulasak acaba?

Bitki çayları, maydanoz ve kiraz sapları, yeşil çaylar, ( bir de berrak olanı çıktı ) hangisini kullanacağımızı şaşırdık artık.

Ben de pek özendim bu bilgilere ve zayıflamak için kendimce bazı taktikler geliştirdim.

Beslenme ile ilgili hiçbir şey yazacak değilim.

Benimki sadece bu yazılıp çizilenlere atıftır.

İşte benim zayıflama önerilerim :

1- Üzerinize küçülmüş giysilerinizi kimseye vermeyin hatta, arada sırada çıkarıp giyin; varsın her yerinizden fazla kilolarınız taşsın, bu sizi motive edecektir, vaz geçmeyin !

2- Zayıf fotoğraflarınız elinizin altında olsun, ara sıra çıkarıp çıkarıp bakın!

3- Şişman fotoğraflarınız da elinizin altında olsun, ona da çıkarıp çıkarıp bakın
( özellikle canınız tatlı istediğinde:) )

4- Doğum kilolarınızı vermek istiyorsanız, ve hâlâ veremediyseniz
gelinliğinizi, nişan kıyafetinizi ve hatta kına gecesi kıyafetlerinizi bulup ara sıra giymeye çalışın – tabii eğer saklamış iseniz- , bakın bu da sizi motive edecektir!!

5- Özellikle internet ortamındaki platformlarda yeni doğum yapıp da doğum kilolarını hemencecik nasıl verdiklerini anlatan taze annelerin yazdıklarını, eşsiz benzersiz deneyimlerini okuyun, kıskançlıktan çatlayın; bu da işe yarayabilir!!

6- Sağlıklı yaşayacağım diye, sabah uykularınızdan fedakarlık edip, kargalar kahvaltı yapmadan yürüyüş veya sabah koşuları yapın ve bunu abartın!!

7- Su hayattır diyerek, günde 3 litrenin üzerinde su için ve gün boyu tuvaletten çıkamayın !!

Olmadı mı, hâlâ mı kilo sorununuz var, hiç biri işe yaramadı mı?

Yiyin gitsin o zaman, dünyaya bir defa geliyorsunuz zaten; boşverin!!!!!

24 Haziran 2010 Perşembe

KOPMA

broken_pieces_by_zerachielamoraHer yıl bu zamanlar tam da tatile girmişken bir kopma yaşıyoruz ikimiz.

Dönem içinde çok yoğun olduğumuz için midir bilmiyorum, o kendini tamamen kapatarak yorgunluğunu atıyor her yıl, benim kendimi tamamen kapatmam imkansız elbette.
Benim yorgunluk atma yöntemim ise eğer fırsat bulabilirsem farklı bir yazı konusu olacak.

Bu yıl da aynı şey oldu.

Tam dönem bitti, yılın yorgunluğunu üzerimizden atacakken, bu sefer kısım kısım kapattı kendini.

Yorgun düştü, bir yada birkaç virüse yenildi diye düşünürken düzeldi, ancak bu sefer de hayatla bağlantısı kesildi!!!

Nedenini anlayamadık bir türlü.

Kimden mi söz ediyorum?

Sevgili bilgisayarımdan.

Üç yıldır üst üste haziran ayında yaşar olduk bu sorunu.

Bu sefer ki biraz uzun ve farklı oldu.

Önce bilgisayarım tamamen çöktü, sonra tamir oldu düzeldi bu sefer de internet bağlantısında sorun yaşadık.

Tam bu da düzeldi derken yeni yazılar için keyifle ve özlemle bilgisayarımın başına oturmuşken bu sefer de güvenlik ayarlarında sorun yaşadık.

Tuhaf, kafasına göre takılan bir bilgisayar oldu bu aralar benim emektarım.

Yarın tekrar tamire gidecek.
Bu yüzden alelacele bu yazıyı yazıyorum.
Ve bu yüzden bir süredir yeni yazı yazamıyorum.

Umarım bu sefer düzelmiş bir şekilde geri gelir.
Kendini toplar, eskisinden iyi olur da kaldığımız yerden devam ederiz hayatımıza…


Bu arada anladım ki bilgisayar, internet kısaca sanal alem ayrılmaz parçam olmuş vesselam, onlar olmazsa el kol bağlı, göz görmüyor, kulak duymuyor sanki !!!

Sahi daha önce nasıl yaşıyorduk ki biz?

Bak bu da başka bir yazı konusu:)

Neyse çok konuştum, o da fazla yorulmasın zaten, şimdilik kaçtım ben…



Resim : www.deviantart.com

10 Haziran 2010 Perşembe

MAHZUN PRENSES

ssa42547 Bu bahar üç ayrı kumru balkonumuzun konuğu oldu.

Sabırla özenle yuvalarını yaptılar önce, sonra yine aynı sabırla yumurtalarını bıraktılar, üzerine oturdular, beklediler beklediler…

Yavruları yumurtadan çıkınca onları özenle beslediler.

Sonra hep birlikte uçup gittiler.

Biri hariç…

Yanda fotoğrafını gördüğünüz Mahzun Prensesin iki yumurtası vardı.

Nasıl oldu bilmiyorum yumurtalardan biri kırıldı önce.

Sonra diğeri çatladı.

Yavrularını kaybettiğini kabul edemedi bizim Mahzun Prenses.

O yarı çatlamış yumurtanın üzerine kuluçkaya yattı günlerce.

Ne garip, ne tanımsız bir duygu bu annelik.

Annem aklıma geldi.

Ben doğmadan önce bir ölü erkek bebek dünyaya getirmiş annem.

Bebeği karnında ölmüş.

Hissetmiş öldüğünü.

Sürekli hareket eden bebeğin hareketleri durmuş karnında, o hamile halinle
kabul edememiş bebeğinin öldüğünü, kimseye bir şey söylememiş, bizim mahzun prenses gibi beklemiş, beklemiş. Zehirlenmek üzereyken hastaneye kaldırmışlar.

Bebeği almışlar ama annem aylarca kendine gelememiş.
Sonra da altı sene tekrar bebeği karnında ölür korkusuyla hamile kalamamış.

Bizim Mahzun Preneses’e bakınca annelik iç güdüsünün doğadaki tüm dişilerde bir şekilde aynı olduğunu düşündüm.

Dünyaya gelmeden önce ya da sonra hiçbir anne yavrusunu kaybetmesin.
Kuş da olsa, kedi de, insan da olsa yavruyu kaybetmenin acısı her anne için aynı çünkü…

5 Haziran 2010 Cumartesi

S B S ( SİNİR BİR SINAV )


    images
    SBS’nin açılımı Seviye Belirleme Sınavı.
    Bana göre açılımı ise Sinir Bir Sınav !!!!

    Bunun öyle çok nedeni var ki.

    Önümüzdeki birkaç hafta sonu sınavla geçecek ya; pek çok evde şu konuşmalara daha çoook tanık olacağız :

    - “ Kızım hadi oturup durma ders çalış birkaç yaprak test falan çöz !!!!”
    - “ Offf anne yaaa, çok bunaldım soru çözmekten!!”
    - Olsun bak sonra SBS’den düşük not alırsın.
    * * * *

    - ¬“ Aloooo, Nesrin N’aber?
    - Nasıl geçti oğlanın SBS’si?
    - Haa iyi mi, kolay mıymış sorular? Ah darısı 6. sınıfların da başına inşallah!!! “


    * * * * *

    - “ Bak yavrum, benim hatırım için, soruları düzgün cevapla, sakın hata yapma, sakın heyecanlanma!!!
    Anneannen de senin için pirinç okumuş, sınava giderken yutarsın e mi kuzum benim? “


    * * * * *

    - “ Oğlum bak dersanenin son deneme sınavında Dorukcan 420 puan almış, sen 380’de kalmışsın, yok valla düşük puan alacaksın bu SBS’den, umudumu kaybettim ben!!”

    * * * *

    Hayatımızın biz farkında olmadan sınava dönüştürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz yıllardır. Yoksa farkındayız da, memnun olmasak da, düzen bu deyip uymaya mı çalışıyoruz?

    Derin düşünecek olursak, dünyaya gelişimiz bile sınavla aslında:))

    Ee, hayatımızın da sınav ağırlıklı olması normal o zaman
    Bence her şeyde olduğu gibi sınavın da, sınav telaşının da tadını kaçırmamak gerek.

    Hiç bir şey sağlıklı bir nesil yetiştirmekten daha değerli değil çünkü.


    Önemli Dip Not : Yukarıdaki diyaloglar kurgu değil, gerçektir.
    Sadece kahramanların isimleri değiştirilmiştir.
    Bu yazı da diyaloglara tanık olduktan sonra, biraz da çocuklarımızın haline üzülüp sinirlenerek yazılmıştır.