25 Ağustos 2014 Pazartesi

KÜFÜR KÜFÜR



Oğlum doğduğunda onu büyütürken bir karar vermiştim.

Çocuğum küfürsüz bir ortamda büyümeliydi, saygılı ve terbiyeli bir çocuk olarak yetişmeliydi. Bu nedenle özellikle evde çok dikkat ettim. On en kızdığım zamanlarda " çilek kafalı ", " domates kafalı " gibi eğlenceli kelimeler kullandım ve sandım ki bu çocuk hiç küfür öğrenmeyecek !!!!!

Derken kreşe ve ana okuluna gitmeye başladı. Bir gün eve geldiğinde, oyuncaklarından birine " eşşoğlu eşşek " dediğini duydum. Dünya başıma yıkıldı !!!!

Oğlum nereden öğrendin deyince; arkadaşım A. dan duydum dedi. Tabii koruyucu, kollayıcı anneyim ya hemen yetkili öğretmenlerle konuştum. Benim oğlum küfür öğrenmemeliydi zira !!!

Ne kadar yanılmışım . Biz istesek de istemesek de dışarıdaki hayat çok farklı ve bu hayatın içinde küfür, kavga, dövüş ne ararsan var. Ne yazık ki, evde çok iyi yetiştirsen bile çocuk dışarıdan illa ki bir şeyler öğreniyor.

Şimdi tablet bilgisayarlar var artık. Orada oynadığı bir oyun var. Bu oyunda bir kaç kişi bir araya gelip klan oluşturuyor. Bir savaş ve strateji oyunu. Oyunu incelediğimde pek kötü bulmadım, sesim çıkmadı ama kurdukları klanda hiç tanımadığı çocuklarla oynuyorlar ve bir sürü ağza alınmayacak küfürler ediyorlar. Bir de bu küfürleri kısaltıyorlar.

Çocuk bana ikide bir anne AMK, ne demek ? O.Ç. ne demek diye sormaya başladı. Ben şimdi bunların açılımını nasıl anlatayım henüz 10 - 11 yaşındaki bir çocuğa ? Şimdilik sadece ayıp diyorum, hoş değil diyorum. Sen bu kelimeleri kullanma oğlum diyorum. Başka bir şey elimden gelmiyor. Daha doğrusu nasıl  bir açıklama yapmalıyım onu da bilmiyorum.

Bazen düşünüyorum da; dışarıda öyle acımasız bir hayat var ki; acaba kurtlar sofrasına kuzu mu yetiştiriyorum? İnanın cevabını ben de bilmiyorum !!!!

11 Ağustos 2014 Pazartesi

KORKULARIM



Hayata dair korkularım var benim.
Neler mi?

- Evsiz kalmak,
- Bulunduğu ülkeyi terk etmek zorunda kalmak,
- Başkalarına muhtaç olmak,
- Sevdiklerini birer birer kaybetmek,
- Sevdiklerini zamansız kaybetmek,
- Dostlarımı kaybetmek.

Şükretmeyi her zaman bildim ben.
Nelere mi ?

- Başımı sokabildiğim bir evim olduğu için,
- Ana dilini konuştuğum ülkemde yaşadığım için,
- Hayatımı kimseye muhtaç olmadan yürütebildiğim için,
- Sağlıklı olduğum için,
- Dostlarımla birbirimizin değerini bildiğimiz için.
- Sevdiklerim yanımda olduğu için.
- Okuyacak bir sürü kitabım, bunları alabilme gücüm, sağlam sayılabilecek gözlerim olduğu için.

Hayat böyle birşey işte; sahip olduklarımız ile, kaybetmek istemediklerimiz arasında gidip geldiğimiz  ince bir çizgi.

Haftamız güzel geçsin. Her şeye rağmen, aydınlık günler görelim ...