31 Aralık 2012 Pazartesi

DİLEK AĞACI


Bu yıl ki dilek ağacımda,
Sağlık,
Huzur,
Mutluluk,
Neşe,
Sevinç,
Coşku
Seyahat,
Bol kitap ve kitap okuyacak zaman var.





2013 2012'yi aratmasın. Yeni yıl mutluluk getirsin hepimize :)





25 Aralık 2012 Salı

ARTA KALAN ZAMANDA

Geçen gün arkadaşım M. 2012'nin benim için nasıl geçtiğini sordu?

E valla güzel geçti dedim kendisine.
Güzeldi gerçekten.
En önemlisi sağlığım yerindeydi ya yeter bana.

Kitap okuma konusunda çok iyi bir yıl olamadı benim için 2012.

O kadar çok başlayıp yarım bıraktığım kitap oldu ki.
Severek okuduklarımı da kitapsesleri. blogspot.com da paylaştım zaten.
Şimdi " Paris'teki Eş " i okuyorum.
Çok sevdim. Çeviri  güzel. Ben yabancı kitap okurken çeviriye çok önem verir oldum. Kitabı kitap yapan da, yerin dibine batıran da çeviri bence.
Hayat hızla akıp gidiyor . Arkadaşım M. 2012 hakkındaki fikrimi sorduğunda şaşırdım, ne kadar çabuk geçti bu yıl.
Yeni yıl kartı etkinliğine katılamadım. O kadar yoğunum ki.
Hepimize güzellikler getirsin bu yıl. Yeni yılınız şimdiden kutlu olsun.

AÖF kitaplarını yeni baştan yazıyorum sanki. Akademik dille yazılan kitapları öğrencilerin anlayacağı dilden yazmak sabır işiymiş anladım bir kere daha.
Arta kalan zamanda oğlumla yeni yıl hazırlıkları yapıyoruz.
Evde de şekilde görüldüğü gibiyiz. Aramızda yılbaşı çekilişi yaptık. Ben ona çıktım ama ikimiz de  haberimiz yokmuş gibi davranıyoruz .
Ders aralarında kitabımın yanında tarçınlı kış çayı ve yeni keşfettiğim pudingden kurabiyeler eşlik ediyor bana.
Çok güzel un kurabiyesi tadında oluyor, malzemenin içine şeker yerine bir paket pişmemiş puding ilave ediliyor. Yalnız fazla pişirmemek lazım, azıcık altı kızarana kadar pişecek.

Bu aralar böyleyim işte, bıraktığım gibi yani :)

10 Aralık 2012 Pazartesi

E - KİTAP KİTABA KARŞI !!!


Öğretmen arkadaşım A'nın elinde geçen gün tablet bilgisayar gördüm.
A  teknoloji ile fazla haşır neşir biridir; teknoloji faresi derim ona.
Tablet bilgisayarla ne yaptığını sorduğumda kitap okuduğunu söyledi!!

Sonra okuduğu kitabı gösterdi. Bir sürü kitap indirmiş internetten, bilgisayarına yüklemiş. Tablet bilgisayarın sayfaları da kitap gibi çevriliyordu. Bizim teknik fare A. büyük bir zevkle kitabını okuyordu.

İçim burkuldu. Teknoloji faresi olmasam da benim de aram teknoloji ile fena sayılmaz. Ama şu e- kitap işini sevemedim sanki.
Ben kitabı koklaya koklaya, arasına ayraçlar koya koya okumalıyım.
Gece uyurken, yastığımın altında olmalı mutlaka kitabım.
Çok mu duygusalım neyim?

Akşam eve geldim, eşimle konuştuk bu konuyu. Eşim daha gerçekçidir. Benim gibi değildir. Bana dedi ki " unutma matbaa hayatımıza girince bir çok insan el yazması kitaplardan vaz geçemeyceğini söylemiş ama bak şimdi el yazması kitap tarihe karıştı, bir kaç yıla kadar kitaplar da tarihe karışacak sen istesen de istemesen de bu böyle ". Haklı olabilirdi !!!

Ertesi gün teknik fare A ile bir daha konuştuk bu konuyu. A tablet bilgisayarda ayrıca ışıklandırma olduğundan söz etti, bizim gibi yakın gözlüğü kullananlar için de bu durum bir avantaj diye ekledi.

Kendimi 2 - 0 mağlup olmuş gibi hissettim.
Şu yağmurlar dinsin gidip kitap alışverişi yapacağım. Bolca da ayraç alacağım kendime; e - kitaba kolay kolay teslim olmayacağım !!!

3 Aralık 2012 Pazartesi

DENGE !!

 


Uzayla, gezegenlerle ilgim ayın hallerini gökyüzünden izlemekle sınırlıdır !!!

Çocukluğumdan beri ayın  hilal, dolunay, yarım ay şeklindeki görüntülerine bayılırım . Haaa bir de konuşmaya yeni başlayan çocuklara, ayı neden ay dede diye öğrettiklerini merak ederim. "Ay " ve " dedenin " ne ilgisi var değil mi ama?

Güneş sistemindeki en sevdiğim gezegen " Venüs " tür. "Satürn" ü de severim, burcumun gezegenidir; ondan belki iltimas geçerim...
Platonu soğuk bulurum, zavallım zaten güneşe en uzak gezegen o; sıcak olmasını da beklemek ayıp olur !!!

Bunları nereden öğrendim ilk okul dörtteki fen dersinden !!! Sonra da bir daha ne uzayla, ne gezegenlerle işim olmadı.
Oğlum geçen gün " asronot olmaktan vazgeçtim anne, uzaya gidicam da ne olacak; in çık in çık yazık bana " dedi, haklı çocuk;  bence tabii !!!

Eee ben bunları niye yazıyorum?
Şu 21. 12.2012 senaryolarına hiç inanmadım.

Zaman yaklaştıkça da bende bir rahatlık, bir rehavet sormayın gitsin.
Yok dünya kara deliğe çok yaklaşacakmış, ( kara delik ne onu da bilmiyorum ), yok uzun süren elektrik kesilmesi olacakmış, dünyada dengeler değişecekmiş.
Dünyanın ve doğanın dengesini zaten biz elbirliği ile bozmadık mı?
Bir karış toprak için kan dökmedik mi? Suyu, havayı toprağı kirletmedik mi?
Ne bekliyoruz ki? Sonuçlarına katlanırız artık !!!!

Valla ben hayatımdan gayet memnunum. İşim halen çok yoğun ama insanoğlu değil miyiz tembelliğe de alışıyoruz; çalışmaya da. Alıştım  bu yoğun tempoya da.
Araya kitaplar sıkıştırmaya devam ediyorum.

" İmza Kızın"ı okuyorum. bitmesine az kaldı. Çok çok sevdim.
Bir kaç arkadaşıma hediye etmek için sipariş verdim. Sanırım bu yılbaşı dostlara yeni yıl hediyem "İmza Kızın" olacak.
Nar Ağacı'na başladım bir de.
Tereddüt ettim başlarken ama kurgusu ve yazarın akıcı dilini sevdim.

Yani büyük patlamaymış, dünya kara deliğe yaklaşacakmış, dengeler bozulacakmış umrumda değil!!!
Şairin dediği gibi ;
** " Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Sizin morunuz mor inandım
Ben tam dünyaya göre
Ben tam kendime göre
Ama sizin adınız ne?
Benim dengemi bozmayınız "
hallerindeyim.

Haaa bütün teoriler gerçek olur da; telef olur gidersek, " keşke" lerimi değil; " iyi ki" lerimi yanıma alırım; bir de yanarım yanarım,okumadığım ve yarım kalan kitaplarıma  yanarım.

** Turgut UYAR/ DENGE