24 Ağustos 2013 Cumartesi

SON TAHLİLDE ...

Tatilden döndüm, tatil rehavetini üzerimden atamadım, bir arkadaşım, -tatilden çıkma sıkıntısını atlatmanın en kolay yolu yeniden tatile çıkmaktır - dedi . Cümleyi sevdim, üzerinde düşünüp değerlendireceğim. Her an yeniden bir yerlere gidebilirmişim gibi geliyor :)

Her yeri ayrı bir kartpostal görünümünde olan bir yerde yapılan tatil sonucunda insan kendine gelemiyormuş anladım.


Bu seferki Kaş gezimizde Kaş'ın köylerine de gittik. Hatta utanmadık, arlanmadık incir ağaçlarından incir topladık, ağaç sahibine de yakalandık.
Kaş yerlisinin gözü gönlü öyle tok ki, istediğiniz kadar incir toplayın dediler bize. E biz de onların sözün dinledik tabii :)

****

Döndüğümden beri fotoğraftaki yelkene çok özeniyorum, diyorum ya halen tatil havasındayım.
 


***

Peri Gazozu'nu okuyorum; hasta hikayeleri hüzünlü gelse de kitabı beğendim.  Ercan Kesal'ı kutluyorum. Doktorları her zaman sevmişimdir, hayatla, insanla en iç içe olan mesleklerden biri doktorluk, bu yüzden  doktor kaleminden çıkan yazıları okumak da ayrıca güzel.

***

Bu aralar Antalya geceleri çok hoşuma gidiyor. Geçen akşam Kaleiçi'nde bir çöp arabası vardı, arabada Vivaldi'nin dört Mevsimi çalıyordu, çok beğendim. Döndüğümüz gece sahildeki teknelerde kutlama vardı, havai fişek gösterisi izledik. Oğlum  " biz döndüğümüz için kutlama yapıyorlar anne "dedi. Hoşuma gitti, esprili bir çocuk olacak sanki ...

Öyle tembelim ki; hele bu gün. Hava basık ve sıkıcı, vıcık vıcık sıcakla karışık nem var dışarıda .
 

***
Son tahlilde böyleyim ben; başlangıçlar ayı eylül girmeden ağustos böceği kıvamında, tembel, yorgun  ama mutlu ...

12 Ağustos 2013 Pazartesi

TATİL VE TUHAF BİR AİLE

Bizim aile tatil konusunda çok ilginçtir.
Tatile çıkma ve tatil hazırlıkları yapma biçimimiz cidden takdire şayandır!

Misal; biz hiç herkesin tatil yaptığı zamanlarda tatile çıkmayız. Bayramlarda, yeni yılda falan değil; yurdum insanının tatili bittikten; herkes mesaiye başlamışken ve hatta o meşhur pazartesi sendromlarını yaşarken tatile çıkarız !!!

Evde tatil için hazırlanmamız da pek şenliklidir. Üç günlük tatil için önceleri bir bavul dolusu eşya götürürdük; sonra da hiç birini kullanmadan geri getirirdik. Son bir kaç yıldır ben akıllandım ama eşimde değişen hiç bir şey yok.
Bendeki aç gözlülük kitap konusundadır üç günlük tatile beş kitap falan götüren tuhaf bir tipim ben de.

Oğlum en rahatımız. Tatil çantasına kitap hariç ihtiyacı olanı koyar "hadi ben hazırım ne duruyoruz gidelim" demeye başlar.

Bu yaz da böyle oldu. Bayram sonunda tam da bu gün bir haftalık tatile çıkıyoruz. Geleneksel Kaş, Kalkan, Kekova, Fethiye turumuz başlıyor.
Ben çok rahatım, bu sefer  az eşya ile çıkıyorum yola, ha tabii fotoğraf makinem ve kitaplarım ile birlikte.
Eşim yine eşyaları ile boğuşmakla meşgul ve ben bu yazıyı yazarken bana sinir olmuş gözlerle bakıyor.

Oğlumun çantasını kontrol ettiğimde ağlamak istedim !!! Yeni başladığı puzzleları, tablet bilgisayarının yanında bir de kitap gördüm. Küçük Kara Balık !!!

Neyse; hadi ben kaçayım artık, yoksa bunlar baba oğul beni evde bloğumla, bilgisayarımla baş başa bırakacaklar. Gideyim, yeni fotoğraflar çekeyim; gördüklerimi hem fotoğraf makinemde hem de aklımın klasörlerinde saklayayım :)