28 Haziran 2013 Cuma

SENİ SEVİYORUM *PAMFİLYA


Kimilerine küçük gelir bu şehir. Büyük şehirlerin gürültüsüne, kalabalığına alışmış olmaktan mıdır bilinmez, bazılarına yaşamak için yeterli gelmez.

Haklı olabilirler.
Büyük şehirlerden birinde doğan ve halen bağlarımı koparmayan biri olarak, yıllardı yaşadığım bu şehri hep sevdim ben.

Başımı bir yerlerde uzattığımda görebildiğim deniz,


Baharda sokaklarının portakal çiçeği kokusu,
Kendine has tarihi yapısı,

Ulaşımının kolay olması,

Son yıllarda sanata verdiği önem,

Sokak kedilerinin mahalle sakinleri tarafından ev kedisi gibi beslenmeleri ve kendilerini gerçekten ev kedisi gibi hissetmeleri,
Güzelleşen şehir merkezi ,

Şehir halkının yaşananlara tepkisiz kalmayarak verdiği coşku,



Bu küçük güney şehrini sevme nedenlerimden sadece bir kaçı.

Yaz aylarındaki bitmek tükenmek bilmeyen sıcağı ile çok barışık olmasam da; seni seviyorum PAMFİLYA ....

*PAMFİLYA : Antalya'nın eski isimlerinden biri. Hoş kokular diyarı anlamına geliyor. Yazın yaseminler, akşam sefaları, hanım ellerinin insanın genzini yakan kokusu, baharda portakal çiçeklerinin şahane kokusunu düşünürsek, bu ismi koyanlar haksız da sayılmazlar hani !!!

19 Haziran 2013 Çarşamba

MEMLEKET NERE ?



Üniversiteyi dışarıda okuyan öğrencilerin, bir de askerlerin birbirlerine en çok sorduğu sorudur bu? Memleket nere?

Öğrenciyken, bana sorduklarında memleketim İstanbul demiştim. Bir grup arkadaş bana gülmüştü. İstanbul memleket değil dünyanın kendisidir demişlerdi. Belki de haklılardı.
Oysa  bana göre, bal gibi memleketti işte.
Özlemi duyulan her yer memlekettir demiştim onlara.

Ben o memlekete öğrenciliğim boyunca uzun tren yolculukları, otobüs yolculukları ile kavuştum. Kimse bilmez;  Haydarpaşa'dan Kadıköy Rıhtımı'na elimde valizimle indiğimde, sevinçten ağladım. Dönerken her seferinde buruk bir hüzün kapladı içimi.
 Benim memleketim İstanbul'du işte.

Şimdi, özellikle 31 Mayıs'tan beri oralarda olmamanın üzüntüsü içindeyim.
Taksim'e gitmeliydim, hiç değilse Taksim'de DURAN KADIN olmalıydım. Kadıköy'de yürümeliydim.
Bu üzüntüyü dün daha da derinden yaşadım.
Bir de  Haydar Paşa Garı'yla vedalaşmak isterdim. Aslını ararsanız vedaları hiç sevmem belki böylesi daha iyi oldu ama eminim ki veda sırasında ikimizin de birbirimize söyleyeceği çok şeyi vardı.

Hayat belki de özlemlerimizle yaşamaktır; ya da benim hayatım ismimle müsemma !!!


Görsel : İstanbul.net.tr ( Murat Güler'in objektifinden )

15 Haziran 2013 Cumartesi

GÜNLER GEÇERKEN ...


Yine uzun zaman oldu, on beş gündür hayatımız gezi park, misyonumuz direniş oldu, yazamadım.

Günler nasıl geçiyor işte kısa kısa anlatayım :

İki haftadır ailecek kendi çapımızda Gezi Park'ı ve eylemleri destekledik, dilimiz döndüğünce olup bitenleri oğluma anlatmaya çalıştım, onun için tuttuğum günlüğe de yaşananları yazdım. Söz uçar yazı kalır diye düşündüğüm için anlatmanın yanında yazmayı da tercih ettim.


Şimdi soluklarımızı tutup diğer gelişmeler için beklemedeyiz.
Bildiğim tek şey; artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.

***
Okullar tatile girdi. Dört dörtlük eğitim sistemimizin !!! ilk dört yılını bitirdik.
Böylece sınıf öğretmenimizden ayrıldık. Ayrılıkları hiç sevmiyorum; çocuklar da üzüldü; dilerim çocuklarımızın yolları açık olsun. 
Kendimi yeniden sınıf geçiyormuş, ilk okulu bitiriyormuş  gibi hissediyorum.

***
Oğluma karne hediyesi olarak tablet bilgisayar aldık. Meğer tablete oğlumdan çok eşim ve benim ihtiyacımız varmış. Eşimi savaş oyunları oynarken yakalıyorum; itiraf edeyim ben de angry birds oynamaya başladım. İnternete ve facebooka  bağlanmak tabletle daha kolaymış meğer.
Çocuk evde şaşkın; anne bari tablet sizin olsun, ben evdeki bilgisayarla  idare ederim demeye başladı.

***
Doğudan Uzakta'yı okuyorum. Aslında bir süre hiç bir şey okuyamadım. elimdeki hiç bir kitaba adapte olamadım.
Doğudan Uzakta'yı sevdim. Zaten Amin Mauolof'un tüm kitaplarını severim. İç savaş yüzünden ayrılmak zorunda kalan iki arkadaşın hikayesini anlatıyor.


***
Babam hasta yine. Bazen hastalık karşısında eli kolu bağlanır ya insanın; dünden beri bu hallerdeyiz ve yarın babalar günü. Nedense bu özel günleri sevmez oldum ben. Çok yapmacık ve abartılı geliyor bana.

Günler akıp geçerken budur bendeki son durum !!!

3 Haziran 2013 Pazartesi

BU GÜNLER İÇİNMİŞ !!!


İlk okuldayım.
Öğretmen ödev veriyor; ödevimiz " ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ "ni önce defterlerimize yazmak; sonra da ezberlemek.

Okuldan eve geliyorum. Defterimi çıkartıyorum, sol kenarında kırmızı çizgi olan tek çizgili defterlerden. Kurşun kalem ve kırmız kalemimin uçlarını açıyorum. O zamanlar ucu sivri kalemle yazmayı severdim; özenle yazmaya başlıyorum " ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ " ni. Daha yazarken ezberliyorum.



Ertesi gün okulda, sayfama yıldız veriyor öğretmenim, ezberden söyleyince de sarılıyor hepimize tek tek. " Atatürk bu ülkeyi size emanet etti çocuklar. Herkesten çok gençlere ve çocuklara güvendi o; gelecekte onun güvenini boşa çıkartmayın. Yarının büyükleri olarak bu ülke sizin diyerek bitirdi dersimizi.


Ve bugün yarının büyükleri olarak bu gün; Atamıza verdiğimiz sözü tutuyoruz. Şu an okullarda okutulan ders kitaplarındaki ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ 'nde kaldırılan son cümleyi de özellikle vurguluyoruz.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ...