26 Kasım 2017 Pazar

P . T . T.

Tabii ki bildiğimiz Posta Telgraf Telefon değil yazımın konusu.

Hemen başlıyim anlatmaya.

Tam evde oturmalık bir hava vardı bugün. 
Şöyle uzuuuun bir sabah kahvaltısı ve ardından kitapla pazar keyfi yapma zamanıydı. 

Fakat cuma günü kitap fuarı başlamıştı, ben de evde kitabımla pazar keyfi yapmaktansa arkadaşlarımla buluşup kitap fuarı keyfi yapmaya karar verdim. 

Yağmur falan demeden düştük yollara. 
Aslında dün de gitmiştim fuara ama benim gibi birinin fuar bitene kadar hergün gitmesi gerek başka türlüsü düşünmem bile .
Hele bir de oğlum istemiş gitmez miyim ? Meğer hiç değilse pazar günü gitmemem gerekiyormuş.  Evde PTT fikri daha iyi olacakmış.

Neyse yazımın gidişinden anlamışsınızdır gittiğime gideceğime pişman oldum .

Önce aşırı kalabalık nedeniyle park sorunu yaşadık. 
Araba araba üzerine,  insan insan üzerineydi. 

Canım Ataol Behramoğlu 'nu bile sadece uzaktan görebildim. 

Arkadaşımın kızı Jane Austen'ın Aşk ve Gurur 'unu okumak istiyordu.

Kitabı İşbankası Kültür Yayınları" Gurur ve Önyargı " adıyla yani orijinal adıyla yeniden basmış.
Çevirisini de  Hamdi Koç yapmış.
 
Kıza kitaptan o kadar övgü dolu söz ettim ki, bu yeni  basımı alıp tekrar okuyacağım. Ne de olsa Jane Austen'cım genç kızlık yazarım . Onu ve kitaplarını unutmak ne mümkün?

Dünkü fuar gezimde de Genç Bir Doktorun Anıları'nı aldım.  O da İş Bankası Kültür Yayınları'nın modern klasikler serisinden  ve kitaba bayıldım .
50 yaşımdan sonra klasiklere dönüş yapıyorum galiba.

Neyse bunlar kısa gezimizin kârı oldu. Kısa diyorum çünkü aşırı kalabalıktan bir ara bayılacak gibi oldum.
Apar topar çıktık fuardan eve gelir gelmez de PTT yapmaya karar verdim .

Pijama, Terlik, Telefon !!!

Bakın televizyon değil telefon diyorum çünkü telefonum 3. Bir uzvum gibi oldu.  Kitabımı okurken aklına birden  blogum geldi.  Telefonum yanımda ya
kısa fuar maceramı yazmasam olmazdı.  ☺☺


8 Kasım 2017 Çarşamba

DİL ÇORBASI, ANILAR, DOSTLAR VS.

Bugün mayıstan kopartılıp kasıma yapıştırılmış bir hava vardı; pastırma yazı da tarihleri şaşırmış olmalı .

Bu güzel havanın keyfini çıkartmalıydım; bu yüzden hane halkını işe ve okula gönderir göndermez  önce güzel ve uzun bir yürüyüş yaptım. Bu arada evde oturmaya bir alıştım ki sormayın.  Bundan sonra kalan ömrümü okuyarak, gezerek ve örgü örerek yaşamak istiyorum.

Ondokuz yaşımdan beri çalışınca önce biraz boşluğa düşsem de keyfim iyi şimdilerde.
Neyse konumuz  bu değil tembelliğim ayrı bir yazı konusu olsun.

Yürüyüşten sonra eve dönüp biraz kitap okudum.
Bu ara misinalı şişle örgü örmeye kafamı taktığım için şehrin en büyük yün mağazasına gitmeye karar verdiğim sırada telefonum çaldı .

Arayan uzun süredir görüşmediğim  bir arkadaşımdı. 
Hadi bana kahveye gel dedi.

Ben misina şişle kafayı bozduğum için;- biliyorum zor gelecek beceremeyeceğim ama olsun- önce mırın kırın ettim ama bak dil çorbası da yaptım sen seversin deyince dayanamadım çünkü gerçekten iyi pişirilmiş dil çorbasına bayılırım. 

Anneanem çok güzel  dil çorbası yapardı. 
Biz aslında ailecek sakadat  sever bir aileydik.
Dedem bilumum paça, işkembe, dil vb. şeylerin çorbasına bayılırdı; anneanmem de bunları hakkını vererek hazırlardı .

Dili haşlamak zordur; e o zaman düdüklü tencere de yok,  zavallı kadın saatlerce mutfakta tencerede kaynatırdı.  Küçük bir mutfağı vardı ve bilumum zahmetli yemekleri hiç üşenmeden bu mutfakta yapardı. Belki de ona göre zahmetli değildi hiçbir yemek çünkü bizim ailenin kadınlarının misyonudur yedirip içirmek.

Evine gittiğim arkadaşım anneannemi de tanıdığı için dil çorbası sayesinde onu da anmış olduk. Eskileri konuşmak eski dostlarla güzel, eve geri dönerken  bunu düşündüm; para pul hepsi boş insan birikecek, dost birikecek hayatlarımızda ... dost gerisi hikaye ...

****

Blog not : Bu arada hatırı sayılır bir yolu yürüyerek geldim eve.
Aldığım kalorileri yakmam lazım.
İnsülin direncimi yeneceğim ya dikkatli olmam lazım .
Sanırım açlık kan şekeri 80 civarında olup insülin direnci yüksek çıkan insan türü benim,
böyle konularda kendi türümün son örneği olduğum  da doğrudur.
Telefonum  tebrik etti beni  eksik olmasın, 10.200 adım atmışım, günüm de güzel geçmiş e daha ne isterim ?