28 Temmuz 2015 Salı

İÇİ DOLMAYAN BOŞLUK ...

İtiraf edeyim bu akşam pek bir hüzün yüklüyüm. Yaşadığımız kasvetli dolu günlerin bununla ilgisi var mı ? Vardır elbette.

Hüznümün ana konusu sosyal medyada gördüğüm bir fotoğraf.  Doğum sırasında annesi ölen bi çocukla annenin fotoğrafı. 

Yıllar önce böyle bir olay yaşamıştım.  Henüz evli bile değildim.  Eski işyerimdeki patronumun İstanbul'dan misafirleri gelmişti.  Çiftin 2 yaşlarında oğulları vardı. 

Her şey çok yolunda giderken, tatil sırasında anne beyin kanaması geçirdi.  Acilen hastaneye kaldırıldı.  Kadın komaya girmeden hep oğlunun adını sayıklıyordu ve sedyede yatarken gözlerinden yaşlar akıyordu. 

Sonunu hiç öğrenemedim.  Patronuma da eşine de kadının durumunu soramadım. Kuvvetle muhtemel de öldü o kadın .

İşte az önce gördüğüm fotoğraf bana bunu hatırlattı .

Konu annelik olunca bambaşka birine dönüşüyorum ben.
Hassas, narin, göz yaşları göz
pınarlarında hazır ...

Annesizliğe hiç dayanamıyorum.
İçi dolmaz büyük bir boşluk annesizlik ...


18 Temmuz 2015 Cumartesi

ÖMRÜME ÖMÜR KATAN ...

 
 
 
Güneş cayır cayır yaksa da,
Nemden yapış yapış olsak da,
Bu zamanlarda, bu şehre yağmur yağdığına inanmasak da
ANTALYA güzel ...

Bir gün başka bir şehirde yaşamayı tercih edersem; sıcağı ile birlikte aklımda doğal güzellikleri kalacak. Üstelik bitirilmeye çalışılırken, insana direnen güzellikleri ...

Bu bayram da böyle geçiyor işte Sıcağa rağmen ömrüme ömür katan güzelliklerin peşinden 
giderek :)










10 Temmuz 2015 Cuma

ANNELİK OKULU

Şimdi bakıyorum da tam 12 yıl geçmiş.

Senin gelişin benim miladımdı.
Senden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmadı.

Sen geldin, ben büyüdüm.

Sabırlı olmayı, anneliğin emeklerin en özeli olduğunu, uykularımın değerini senle öğrendim. 

Bilmiyorsun ama senin hayatıma girişin bir okuldu benim için.  Annelik okulu !!!

Ve ben halen bu okulun öğrencisiyim.  Çalışkan mıyım, tembel miyim bilmiyorum ama bu okulu seviyorum. Haaa bir de biliyorum bu okuldaki öğrenim hiç bitmeyecek !!!!

İyi ki doğdun bebeğim.  İyi ki hayatımdasın !!!


9 Temmuz 2015 Perşembe

HAYAT BENİM KİME NE !!!












İstanbul'dan döndükten sonra, arkadaşlarımla buluştuk. 
Kahve eşliğinde sohbet ettik.

Sohbet sırasında içlerinden biri kitap okumayı bıraktığımı düşünmüş olacak ki; epeydir bir şeyler okumuyorsun galiba dedi. Tabii insan tatildeyken kitap okumak aklına bile gelmez diye  de ekledi.

Gülümsedim. Oysa ben İstanbul!a giderken ve dönerken iki kitap bitirmiş, bir tane de İstanbul'dayekn başlamıştım ve onu da yeni bitirdim . Tabii bunları ona söylemedim. Neden böyle bir şey düşündüğünü sordum. - "Eeee dedi  sosyal medyada paylaşmıyorsun da ondan. "

Haklıydı !!! son dönemde okuduklarımı  sosyal medyada paylaşmamıştım. Demek ki kitap okumayı bıraktığım izlenimi oluşuveriyordu hemen.

Ben sanal aleme çok alıştım . Facebook, İnstagram falan filan keyfili geliyor bana.
Hiç de öyle hayatı kısıtladığını, insanları günlük hayattan uzaklaştırdığını  düşünmüyorum.
Eğer düzgün kullanırsan kazanımları da çok bence.

Bazen bazı şeyleri sosyal medyada paylaşmadığım da oluyor.
Aylar önce çok gezdiğim dönemlerde okuduğum kitapları paylaştığımda, her şeyi çok bilen arkadaşlarımdan biri de kitap okumayı bırakıp biraz da gezmemi tavsiye etmişti.:
 Şimdi de tam tersini yaşadım.

Demek sosyal medya paylaşımlardan yola çıkarsak; Zeki Alasya - Metin Akpınar'ın oyunlarından birinin repliğindeki gibi oluyor hayatlarımız : " Oradan öyle mi gözüküyor ? "

Aslında şöyle de bir cevap vermek isterdim  Nesimi'ye öykünerek : " Okuyayım okumayayım, gezeyim, gezmeyeyim hayat benim kime ne? "