28 Şubat 2013 Perşembe

ORADAN BURADAN, ŞUBAT BİTERKEN

Şubat ayının son haftasını kendime ayırdım.
Haftanın ikinci günü rutin kontrollerimi yaptırdım.
Ultrasonu çeken doktor; " sakin olun, rahat olun, panik olmayın ama bunları da ihmal etmeyin"  gibi laflar ederek canımı sıksa da, hem doktor hem insan olarak çok sevdiğim kendi doktorum, telaşlanacak bir şey olmadığını hatta mamografiyi bile iki yılda bir çektirebileceğimi söyleyerek beni rahatlattı.
doktorluk böyle olmalı, doktor hastayı rahatlatmalı, panik olmamalı.
Neyse hayatımdan bir altı aylık ultrason macerası da böylece geçmiş oldu.

Ertesi gün soluğu sinemeda aldım. Kelebeğin Rüyası'nı izledim.
Çok hüzünlendim ben filmi izlerken ve film bittikten sonra.
İnsanın genç yaşta öleceğini bilerek yaşaması ne kötü !!
 Neden şairler erken ölür acaba? Filmde geçen şu şiir o kadar çok şey anlatıyor ki aslında :

ÖLDÜKTEN SONRA
Diyecekler ki arkamdan
Ben öldükten sonra
O, yalnız şiir yazardı
Ve yağmurlu gecelerde
Elleri cebinde gezerdi
Yazık diyecek
Hatıra defterimi okuyan
Ne talihsiz adammış
İmanı gevremiş parasızlıktan...


Sinemadan özellikle Mert Fırat'ın oyunculuğuna bir kez daha hayran kalarak ayrıldım.

Sonra soluğu kitapçıda aldım. İki kitap daha ekledim kitaplığıma.


Biri FANG AİLESİ, diğeri GIRNATACI. Her iki kitap hakkında çok olumlu görüşler aldım.
Gırnatacı bir doktorun kaleminden çıkan ilk roman oluşu ile dikkatimi çekiyordu zaten. Hemen başladım ve çok da iyi gidiyor.

Fang Ailesi de ayrıca keyifli gibi. Sırayla okumayı düşünüyorum. Zaten bu günlerde ders çalışır, ödev yapar gibi kitap okuyorum.

Bu gün dostlarla birlikteyim. Şubat ayını sevdiklerimle bitireceğim. 2013'ün ocak ve şubat aylarını sevemedim.

Marttan küçük bir dileğim var.
Baharı yaşatsın bize. Yaprak dökümü olmasın. Eksilenler olmasın hayatlarımızdan...



22 Şubat 2013 Cuma

BİR BEN VARDIR BENDE BENDEN İÇERÛ !!



1.   En son hangi kitabı okudun?


2013 ‘ün ilk ayında okuyup bitirdiğim Limoni Ölüm / Ayşe Erbulak

Şuan okumakta olduğum / Anna Karenina

İki kitap ne kadar farklı değil mi ? Ama Anna benim kitaplıkta iki yıldır beklemekten sıkıldı, iyi ikide okuyorum. Konuyu biliyor olmama rağmen Tolstoy’un akıcı diline bir kere daha hayran kaldımJ

2.    Yarım bıraktığın kitap oldu mu? Neden?

Olmaz mı çooook !

Mina Urgan unutulmaz kitabı Bir Dinazor’un Anıları’nda şöyle der  : “ Kelek çıkan kavunu yer misin? Yemezsin, beğenmediğin kitabı da okuma o zaman.” İşte o gün bu gündür beğenmediğim kitabı bırakıveririm ben de, hiç acımam 

3.   Eskiden çok karşı olduğun halde şu an yaptığın veya savunduğun bir davranış/düşünce var mı?

Düşündüm, taşındım yok valla. Hiç değişmedim mi ben kırık küsur yılda acaba? Küsurunu söylemiyim yaşım çıkmasın ortaya )

4.    İlkokul öğretmeninin adını hatırlıyor musun? Kendisini sever miydin?

Hatırlamaz olur muyum? Çok da severdim ve  inanır mısınız şu anda facebook arkadaşım. Yıllar sonra buldum onu. Ne güzel bir duygu bu …

5.   Hangi kitabın filminin yapılmasını isterdin?

Bunu düşünmem lazım …

6.    Bir kitap yazacak olsan türü veya konusu ne olurdu?

Hep ailemi dört kuşak geriden yazıp roman haline getirmeyi düşünmüşümdür. Özellikle anne tarafımda her birey birer roman kahramanı gibidir. Ama yazmaya cesaretim yok sanırım.

Ya da hazır değilim.

Roman yazmak çok zor bence. Keyifli de olmalı, onca kahramanla birlikte yaşamak, onlara yeniden can vermek …

Günün birinde hazır hissedersem kendimi neden olmasın?

 
7.    Bana keyifle vakit geçirmem için bir film önerir misin?

Aslında şu sıralar film önerisine benim çok ihtiyacım var. Yazımı okuyanlar bana öneride bulunursa o kadar sevinirim ki … Şu ara tatilde olduğum için doya doya film izlemek istiyorum.

8.   Bulunduğun yerden memnun musun? Hayatında değiştirmek istediğin veya değiştirmeyi planladığın şeyler var mı?

Çok memnunum hem de. İyi ki bu şehirde yaşıyorum. Günün birinde İzmir’de yaşamak isterdim. Bu olacak ama içimde öyle bir his var nedense .


9.    Başka bir zaman ve başka bir dönemde yaşama şansın olsaydı hangi döneme gitmek ister kim olmak isterdin?

 
Kesinlikle cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamak isterdim. Atatürk’ün yaşadığı yıllara tanıklık eden bir cumhuriyet kızı olmak isterdim.


10.               Kendi ait olduğun millet ve kültür dışında hangi milleti ve kültürünü seviyorsun veya kendine yakın buluyorsun?

Yok, ben kendi milletimden vaz geçemem, halimden memnunum .…


11.               Beğenerek okuduğun, yeni kitaplarını çıkmasını beklediğin, her kitabını aldığın bir yazar var mı?

O kadar çok sevdiğim yazar var  ki, işte ilk aklıma gelenler  :

Barış Bıçakçı

Onur Caymaz

Hakan Günday

Esmahan  Aykol

Amin Maoulof

Murat Gülsoy

 

 

 

14 Şubat 2013 Perşembe

TÜYAP' LI GÜN ...

Bu gün uyandığımda çoktan aklıma koymuştum, TÜYAP' a gidecektim.
Bu günü kendime ayıracaktım.
Oğlanı okula gönderdikten sonra fazla oyalanmadan evden çıktım.

Bu anları seviyorum; kendimle başbaşa kaldığım anları.
TÜYAP'a yürüyerek gitmeye karar verdim.
Antalya küçük bir şehir olduğu için  insan kendini biraz zorlasa her yere yürüyerek gidebilir.

Konyaaltı Sahili'nde puslu havaya rağmen bu manzara karşıladı sabah sabah beni :
Dağların denizle buluşmasını en yoğun izleyebileceğimiz yerlerden biridir Konyaaltı Sahili.
Sonra fuar alanına doğru yürümeye devam ettim.
İçeri girerken bu işareti görünce çocuklar gibi sevindim. Kitap deyince zıp zıp zıplamak geliyor içimden ne yapayım :)

İlk durağım Can Yayınları oldu. İsabel Allende'leri görünce, çok sevindim. Onun okumadığım bir kaç kitabı vardı ama onları almayı bir sonraki ziyaretime bıraktım. Hafta sonu çocuklarla mutlaka Tüyap'a geleceğim yeniden.
Sonraki durak Yapı Kredi Yayınlarıydı, Mine Söğüt'ün Deli Kadın Hikayeleri ve Aydın Boysan'ın Nereye Gitti İstanbul kitapları dikkatimi çekti fakat onları da bir sonraki ziyaretime sakladım .

Oğlum için çocuk kitaplarını da ziyaret ettim. Bu aralar Kötü Kedi ve Clementine serilerine takıldığı için onları inceledim. Tudem Yayınlarında okul için faydalanacağı kitaplar buldum, onların fotoğrafını çekmedim, çünkü fuar çok kalabalık değildi ve deli gibi fotoğraf çeken bir tek bendim !!!

 
 
İletişim Yayınları ve Kırmızı Kedi Yayınları'nın standlarından bir türlü ayrılamadım. İletişim yayınlarından aradığım iki kitap vardı, bulamadım, üzüldüm. Zaten çoğu yayın evi çok satan kitaplarını getirmiş, bizim gibi çok satanlarla işi olmayanları kimse düşünmemiş :(
Bu yıl fuara katılan yayınevi sayısı da azdı. Bunun en önemli nedeni, fuar alanının dar olmasıymış, ikinci neden de geçen yıl tanıtım amacıyla ücretsiz olan standlar bu yıl ücretlendirilmiş. Ben Everest Yayınları'nı bile göremedim.
 
TÜYAP'tan aldığım kitaplar şimdilik bunlar. Hafta sonu çocuklarla gittiğimde de yeni kitaplar döneceğimden eminim :)

Benim bu halim ne olacak merak ediyorum. Elimde, hiç kitap almasam ve hiç ara vermeden okusam bana en az iki yıl yetecek kitap var ve ben kitaba doymuyorum; doyamıyorum !!!!!

7 Şubat 2013 Perşembe

LODOSLU ORTAYA KARIŞIK ...


Kendimi bildim bileli, uzun otobüs yolculuklarında ve hastanelerde insanlarla sohbeti pek sevmem. O sohbetler, içinde merak barındırır; karşı taraf benle ilgili bilgi edinmek ister ve bundan çok sıkılırım.
Neden kendimi hiç tanımadığım ve bir daha görmeyeceğim birilerine anlatayım ki?

Bu gün de öyle oldu.
 Geçen ay içinde oğlum hastalandı; beta virüsü kapmış, tedavisi yapıldı ama doktor muayene sırasında kalbinde üfürüm duydu. Bunun hastalıkla ilgili olabileceğini yine de çocuk kardiyolojisine gitmemizi önerdi. Biz de gittik. Hastane malum kalabalık, canlar sıkkın. Yanımda bir kadın sürekli konuşuyor; kendini anlatıyor.
Yedi çocuğu varmış; beş tanesi evliymiş, evli olanların ikişer çocuğu varmış mış mış mış ...
Israrla  devam ediyor; bizim neyimiz varmış? Yaaa öyle mi geçmiş olsunmuş; onların bir tanıdığı da böyle olmuş, sonra da iyileşmiş, miş miş miş !!!
Daralıyorum, sıkılıyorum, yavaşça oğlumla kalkıyoruz başka bir yer buluyoruz kendimize. Orada da yine yaşlı bir kadın aynı muhabbete başlıyor, daha da ileri gidiyor, oğlum kaç yaşındaymış, kaça gidiyormuş, karnesi nasılmış?
Çocuğu kardeşsiz bırakmayacakmışım, hemen ikinciyi doğurmalıymışım !!!!
Yahu kadın sana ne ????

Sıramız gelip de doktorun yanına girdiğimizde sevinçten doktorun  boynuna sarılmak istiyorum !!!

****
Hastaneden çıkıp eve gelirken ciddi bir rüzgar eşlik etti bize. İstanbul'da biz buna lodos deriz. Hastanede o kadar daralmışım ki, lodosla uçup gitmek istedim. Lodos arkasından kar getirir İstanbul'a, buraya da yağmur gelir artık ve umarım sıkıntılarımız da lodos gibi eser geçer...

****
Hafta sonu bir aylık tatile giriyoruz. Dinlenmeye çok ihtiyacım var, iyi olacak. Bu 2013'ü sevmedim ben. Gidenler, sıkıntılar, hastalıklar lodos süpürse keşke dertleri.

****
Tüyap başlıyor önümüzdeki hafta içinde. Çocuk gibi seviniyorum ben de.
Beş gün giderim artık fuara... Anladığım kadarı ile fazla yayın evi katılmıyor fuara;  yine de  benim gibi kitap deyince akan suları durduranlar için çok güzel bence.

***
Tatildeyken sinemaya gideyim diyorum, "Hükümet Kadın"  nasıl acaba?

****
Okuduğum kitaptan da söz edeyim. Limoni Ölüm'ü okuyorum.
Ayşe Erbulak'ın Hafiye Karılar Serisinin 2. kitabı.
Pek polisye gibi değil ama. İçinde bol miktarda ihanet barındıran bir kitap.
Okunuyor mu? Evet.
Sürükleyci mi? Ona da evet.
Bittikten sonra izi kalır mı? Güzel soru :)