27 Mart 2012 Salı

BU GÜNE DAİR

Havanın bir bahar, bir kış olmasından, ben ve içime kaçan küçük ayı çok şikayetçiyiz.
Ayıcık kış uykusundan uyanamıyor bir türlü, beni de uyandıramıyor haliyle ...

***
- Geçen gün pazarda görüp pek bir heveslenerek almıştım, yaprak bezelye. Nasıl pişireceğimi bilmiyorum. Sanki kıymalı yapsam güzel olur gibi geldi, biraz internette araştırmalıyım, ya da zeytinyağlı da pişer sanki ne bileyim ...

***
- Onca Yoksulluk Varken'e başladım. Çok beğendim Kitap Sesleri'nde anlattım kitabı. Yine kızdım kendime okumakta geciktiğim için.

***
- Dersanelerin kapatılmasını ve 4 + 4 + 4 eğitim sistemini hiç istemiyorum.
Çocukların eğitimi, hem ailelerin hem çocukların sigortasıdır bence. Oynamasınlar bu düzenle. Dersaneleri kapatacaklarına kaliteli dersane kurulmasına önem verip, dersane kurulmasına sınırlama getirmeleri gerekirdi. Bir sürü çalışan var o kurumlarda merak ediyorum ne olacak şimdi?

***
- Bir çift güvercin gelip konuyor pencere pervazlarına ve balkona. Yuva yapmak için karı koca fizibilite çalışmaları yapıyorlar galiba.
Bayılıyorum kumru ve güvercinlerin bu uyumuna. Birazı insan cinsinde olsa bu uyumun vallahi boşanmalar falan bu kadar artmazdı.

Neyse bugüne dair içimden geçenler bunlar işte. İşler beni bekler, kaçıyorum ...

22 Mart 2012 Perşembe

BİR TEK BABAM OLSUN ...


Hastanedeyiz, acil serviste.
Gece yarısı gitmişiz sen aniden hastalandın diye.

İlla ki beni istiyorsun yanında. Sen gelmezsen gitmem diyorsun. Gelmez miyim hiç?

Doktorlar ilk müdahaleyi yapıyorlar. Biraz kendine geliyorsun. Keyfin de yerine geliyor. Konuşmayı hep çok severdin.
Doktor ve hemşirelerle sohbete başlıyorsun.  Oysa doktorlar bu sohbeti senin belleğinin yerinde olup olmadığını kontrol etmek için yapıyorlar. Farkına bile varmıyorsun.

"Eskidik artık diyorsun. Nüfus kağıdı eskidi."
 Sana bakıyorum, yaşlılık çok zormuş  anlıyorum.

Sonra söz dönüp dolaşıp bana geliyor.
" Kızım diyorsun doktorlara. Benim ilk göz ağrım. Evlendikten  tam on dört yıl sonra baba oldum ben, onunyeri ayrı ..." diye devam diyorsun.

Eskiden olsa; hani şu ergenlik dönemlerinde kızardım sana. Aman babaaaa diye başlayan cümleler kurardım. Kendimden söz açılınca utanırdım, sıkılırdım , ses çıkartmıyorum şimdi; dudağımda hafif bir tebessüm seni dinliyorum. Sen konuşuyorsun ben geçmişi düşünüyorum.

Koskoca bir ömür geçti dediğin doğru, biz bile eskidik gerçekten.
Benim de anlatacaklarım var sana dair, diyorum ya sıkılganım ben konuşamam öyle, anlatamam, yazarım sadece ...

- Bana kitap okumayı senin sevdirdiğini söylemek isterim onlara önce, istediğim kitapları mutlaka alıp getirdiğini, çocukların için şahane bir kütüphane oluşturduğunu,

- İşin  yorucu olmasına rağmen hafta sonları bana ve kardeşime zaman ayırabildiğini. Hani şimdi diyorlar ya anne - babalara " çocuklarla  kaliteli zaman geçirin" diye; farkında olmadan bunu
yaptığını,

- Kıbrıs Barış Harekatı sırasında eve gelemediğin günlerde seni nasıl özlediğimi, geldiğinde nasıl sevindiğimi,

- Kadıköy'ü kızıla boyayan İndapendenta  patladığında, kardeşimle senin kollarına koşmamızı, iyi ki babam var diye düşündüğümü,

- Üniversite için yuvadan uçtuğumda benim arkamdan  ağladığını,

- Senin için yaptığım küçücük bir şeyde bile dualarını eksik etmediğini anlatmak isterdim onlara...
Anlatamadım, sustum her zamanki gibi ve  anlatamadıklarımı yazdım.
Belki bir gün okurum sana ...

Tedavini tamamladık, ilaçlarını aldık eve geldik. Yanımdasın ya, iyisin ya biraz daha, yeter bana.

Halen küçük bir kız çocuğuyum biliyor musun?
"Benim babam güçlüdür, babama bir şey olmaz diyen" senin küçük kızın.

19 Mart 2012 Pazartesi

HAFTA SONU

Bu hafta sonu, ev halkına browni yapıp tadına bile bakmayarak ;


***
Celal Tan ve Ailesi'nin Çok Acıklı Hikayesi'ni izleyerek,

***

Eşref Vakti'ni dinleyerek,


Bizim Büyük Çaresizliğimizi okuyup bitirerek ve sipariş verdiğim kitapların gelmesini bekleyerek ...


***

Meteoroloji aksini söylese de özellikle cumartesi günü çok üşüyerek ,
Pazar günü  eski soğukların acısını çıkartarak geçti.

 Yeni haftamız çok güzel olsun ...

14 Mart 2012 Çarşamba

TEMİZLİK FİLİ

Sık sık yaşadığım bir durum bu.

Canım sıkıldığında kendimi kötü hissettiğimde temizlik yapma isteği.

Ama öyle rutin temizlik değil !!!
Dip temel, köşe bucak ...
Bütün pencereler açılacak, eve temiz hava dolacak önce.

Sonra temizliğe başlanacak. Evin her yanı kazınacak adeta. Çekmeceler boşalacak, düzenlenecek.
Resimde gördüğünüz temizlik fili gibi olunacak !!!
Bütün iş bittikten sonra ev çamaşır suyu, yüzey temzileyici, yumuşatıcı karışımı mis gibi temizlik kokacak ...

Tabii yorulunacak dibine kadar. Eller ayaklar tutmayacak, her yanım et kesiği olacak illa ki ...
Ancak böyle iyi hissedebiliyorum kendimi.

Etrafımda hiç bir şey iyi gitmezken, misal katliamlar zaman aşımına uğrarken, sevdiklerimi iyileştirmeye çabalarken belki de bu delice temizlik tutkusu  ruhumu arındırıyor ...

Kendimi yıllar önce bayıla bayıla izlediğimiz " Perihan Abla" daki Perran Kutman'ın sinirlendiği zaman temizlik yapan hallerine benzetiyorum.

Bir ara da üzgün olunca çok yerdim ben !!!
Bu durumun geri dönüşümünü kilo olarak fazlasıyla aldığım sonra geri verdiğim için; üzgünken, kızgınken yeme duygumu bastırdım .Yeme içme konusunda terbiye ettim kendimi yani.

 Neyse bu gün böyle bir gündü. Temizlendim paklandım . Yoruldum ama değdi. Ruhum da ben de iyiyiz ...

Şimdi okuma ve dinlenme zamanı.



Barış Bıçakçı 'nın "Bizim Büyük Çaresizliğimiz " romanına başladım. Bu güne kadar okumadığım için kızdım kendime.

12 Mart 2012 Pazartesi

ORTAYA KARIŞIK

ANLAYAMIYORUM;  Kendilerinden ayrılmak isteyen eşlerini, çocuklarının annelerini, gözü dönmüş bir şekilde bıçaklayan, kurşun yağmuruna tutan adamları anlayamıyorum.


***
ŞAŞIRIYORUM ; Hafta sonu hava o kadar  güzeldi ki, bu sefer tamam dedim, kış gitti. Havaya bakınca zaten hiç kış gelmemiş gibiydi. Sanki o üşüyenler biz değildik. Bu sabah da yağmur var. Havadaki bu ani değişikliğe şaşırıyorum. Soğuklar gitsin istiyorum.

***
MUTFAKTAN ÇIKAMIYORUM ; Cidden, günümün büyük bölümü mutfakta geçiyor. Son spesyalim fırında şakşuka!! Diyet yapanlar için şahane bir lezzet, tavsiye ediyorum ...



***

OKUYORUM ; Mine Söğüt, nicedir okumak istediğim bir yazardı. Meğer liseyi aynı okulda okumuşuz. Kadıköy Kız Lisesi'nde;  benden bir yıl sonra mezun olmuş.  Aynı merdivenleri inip çıkmış, aynı sınıfların havasını solumuşuz.  Gurur verici bence. Yazarın ilk romanı Beş Sevim Apartmanı'nı okuyorum, Romana bayıldım. Mine Söğüt kitaplarını da önemle tavsiye ediyorum .
***
DUA EDİYORUM ; Babacığım yine hasta, bu gün doktora gideceğiz. Altından kalkamayacağımız şeyler yaşamayalım diye dua ediyorum  ...

8 Mart 2012 Perşembe

NEREDEN AKLIMA GELDİYSE ...

Nereden aklıma geldi sabah sabah?

Hepimizin hayatında iz bırakmıştır belki de ondandır durup dururken hatırlamam.

Oysa bu gün Dünya Kadınlar Günü.
Kadına yönelik bir yazı yazmak için oturdum bilgisayarın başına, neyi yazacağımı bilemedim. Son yıllarda kadına artan şiddeti mi? Kadına verilmeyen değeri mi? Kadının ezilmesini mi? İçim karardı. Tuhaf hissettim kendimi.

Derken aklıma Love Story düştü.

Ne özel filmdi. Defalarca izledim. Çocukken, genç kız olurken, olgun bir kadınken...
Gitar çalmaya heveslendiğim dönemlerde günlerce çalışmıştım müziğini, akoruyla ritmiyle.

İçimden Aşk Hikayesi'ni anmak geldi işte kadına ait bu özel günde ...

Kadınlar günümüz kutlu olsun...

5 Mart 2012 Pazartesi

SOĞUK KIŞ GÜNLERİNDE

Soğuk kış günlerinde evden çıkılmazsa ne yapılır?

- Havanın anlam ve önemine uygun isimde bir kitap seçilir ve  okunur, beğenilir, kitap blogunda paylaşılır, tavsiye edilir .

***
- Örgü modelleri denenir. Kolay bere örülür. En sevdiğim renkler olan petrol mavisi ve kahve rengi örülür. Hemen kullanılır.

***
- Havuçlu, cevizli kek yapılır. Hane halkı keki kapışır.



***
- Kekin yanında son günlerin alışkanlık haline gelmiş içeceği latte içilir ...

***

- Havalar ısınsın, bahar gelsin diye dilek tutulur, geçen bahar çekilmiş fotoğraflarla teselli bulunur ...