
Evet dağınığım.
Aklım da dağınık kendim de.
Bir işe uzun süre konsantre olamam örneğin.
Bilgisayar başında ders notu hazırlarken veya öğrencilerime sınav soruları yazarken kendimi bir anda yeni bir yazı yazarken bulmuşluğum çoktur . ( Şu anda olduğu gibi )
Hatta yazıyı da yarım bırakıp kalkıp birkaç dakika içinde akşam yemeğinin salatasını yapıp tekrar bilgisayar başına dönebilir ve kaldığım yerden devam edebilirim.
Aynı anda birkaç kitap okuyabilirim. Vallahi konuları da birbirine karıştırmam.
Bir işi uzun süre yerinden kalkmadan yapanlara hayran olmuşluğum vardır.
Hele bir kitabı aylara yayarak okuyanlara inanılmaz saygı duyarım.
Çünkü benim için bir kitaba başlandı mı mutlaka bitirilmesi gerekir.
Bak örgü de öyle. İşte bu yüzden aynı zamanda sabırsızım da ben.
Annemin arkadaşlarından çok sevdiğim F. Teyze, annemlerle ayda bir kez toplandıkları güne kendine ördüğü şal ile gelir, toplantı boyunca şalı örer sonra da bir ay eline o şalı almazdı, gerçekten dikkat ettim, hep kaldığı yer bir önceki toplantıda ördüğü yerdi!
Yok, ben yapamam öyle; şal mı öreceğim, bere mi iki üç günde, en fazla bir haftada bitmeli.
F. teyze’ye dayanamayıp bir gün, - “ İyi de siz şalı bitirene kadar şalın modası geçecek” demiştim de nasıl yüzüme ters ters bakmıştı kadıncağız.
Öğrenciyken de böyleydim ben.
Hemen her veli toplantısından sonra annemden şuna benzer uyarılar gelirdi; “ Özlem’cim bak yavrum, Sosyal Bilgiler’den 8 İngilizce’den 9, Türkçe’den 10, Matematikten 7 almışsın ama matematik öğretmenin dikkati çok dağınık kızınızın dedi “ .
Ben de o zamanlar nedense onlara “ Sevgili annem ve sevgili öğretmenlerim siz dikkatime değil aldığım notlara bakınız demeyi akıl etmezdim. “ ( O zamanlar notlarımız 100 değil 10 üzerinden verilirdi, çok şükür sınıfta kalmadan da geçerdim )
Velhasıl dağınığım ben arkadaşlar dağınık.
Kafamın içinde dokuz tilki var hiç birinin kuyruğu diğerine değmiyor.
Memnun muyum halimden?
Yani ne bileyim … kırk yaşıma geldim zararını görmedim.
Bundan sonra da görmem sanırım.
Hem ne yapayım, dağınık, sabırsız ben böyleyim ve kendimi seviyorum, sanırım önemli olan da bu:)
13 yorum:
Ahaaa dağınıklık güzeldir..Dikkatsizliğim çok yoktur ama bu sebeple kırdığım potların ve yaptığım sakarlıkların haddi hesabıda yoktur hani yanii :))benim ki düzenli bir dağınıklıktır hem içsel hem dışsall ben çok mutluyum bu halimle..:))
Aslında bence bu durum dağınıklık değil Özlemciğim. Zamana sığdırabildiğin kadar çok şey sığdırma isteği. Birini yaparken diğerinde kalıyor aklın. Ama ben de senin gibiyim. Bu yüzden de seni çok iyi anlıyorum. Önemli olan senin keyfinin yerinde olması arkadaşım. Gerisini boşverrrr:)
İyidir iyi, kimseye aldırma, değiştirme kendini:)) Bu arada aklıma eskilerde okuduğum çok hoş bir kitap geldi:
Amy Tan/Mutfak Tanrısı
seveceğine eminim, öpüldün...
dağınık ve sabırsız olmasan böyle güzel yazılar çıkmazdı ortaya Özlemcim.O karmaşanın içerisinden çıkan cümleler,hayata geçiriyor seni de beni de.Çünkü ben de dağınık ve sabırsızım :)
sevgiler,
bende dağınıklıktan muzdarıptim ve gidip neymiş sorunum öğreneyim dedim, çocuklukta tedavi edilemeyen hiperaktivitem varmış meğer :)
aklım dışında bir dağınıklığım yok ama bu iyi birşey midir acaba bilemedim :)))
ben de aynı anda bikaç kitap okurum, yatak kitabı, salon kitabı, otobüste dolmuşta falan okuduğum sokak kitabı. sabırsızımdır ama uyuşuğumdur da. geçen sene bi kazak başladım, daha arkası bitmedi. geçen hafta bikaç gün saldırdım, gece yarılarına kadar ördüm, kol oyuntusu için eksiltme zamanı geldi, attım kenara bekliyor öylece.
Olabilir kuzum:)
Gerçekten işkence sanırım akıllara söz geçmiyor:)
Boşver canımcım aklımız da dağınık olsun varsın:)
Anlıyorum Banu'cum aldım mesajı:)
Mutfak Tanrısı ne güzel bir kitaptı ama.
Çok beğenerek okumuştum.
Senden alacağım çok kitap var ama Nurşen'cim, bir görüşsek:)
Çok haklısın Yeşim, hep söylerim ya 24 saat yetmez bana ondan olmalı:)
Yorum Gönder