3 Kasım 2009 Salı

NEFES

nefes-vatan-sagolsun-1254813237***

“ Basımda saçlarım kardı
Deli rüzgarlarım vardı
Ovalar bana çok dardı
Benim meskenim dağlardır dağlar

Şehirler bana bir tuzak
İnsan sohbetleri yasak
Uzak olun benden uzak
Benim meskenim dağlardır dağlar ...
Bazı filmler tanıtıma, reklama ihtiyaç duymadan vizyona girer girmez izleyici ile buluşmayı başarır.

Tıpkı kitaplar gibidir filmler de. Okurun sessiz sedasız okumak istediği kitabı kendisinin bulması gibi, seyirci de izlemek istediği filmi bulur.

Antalya Altın Portakal Film Festivali başlamışken, fazla reklam yapılmadan vizyona sessiz sedasız giren Nefes adlı filmi geçtiğimiz günlerde izledim.

Film terörün kana doymadığı 1993 yılında Güneydoğu’da Karabal Tepesi’nde bir karakolda geçiyor. Savaşmanın çözüm için tek çare olmadığını bilen, askerlerinin gözlerinin önünde öldürülmesinin etkisiyle hayata duruşu katılaşmış bir komutan ve onun idaresindeki kırk askeri anlatıyor.

Askerler ne zaman ve nereden geleceği belli olmayan bir saldırının bekleyişi içindeler.

Bu nedenle hep “uyanık” olmak zorunda hissediyorlar kendilerini. Bu bekleyişi yaşarlarken ölümle hayat arasındaki o ince çizgiyi de aşmaya çalışıyorlar, ölüme alışmaya mecbur kalıyorlar.

Oysa hepsi çok genç ve hepsinin ardında bıraktıkları hayatları, aileleri, hayalleri, sevgilileri var.
Hayat onların bıraktıkları yerden devam ediyor.

* * *

Film bittikten sonra, Nefes’in neden sessiz sedasız, fazla tanıdık oyuncu kadrosu olmadan bu kadar izleyici ile buluşmayı başardığını sordum kendime.
“ Türkiye’nin en önemli gerçeklerinden birini yansıttığı için” diye yanıtladım sorumun cevabını.

Sonra bir başka yönetmenimizin geçen yıl yurt dışında aldığı bir ödül sırasındaki cümleleri düştü aklıma;

“Kazandığım ödülü tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme ithaf ediyorum.”

Gerçekten tutkuyla sevilecek kadar güzeldi bizim ülkemiz.

Peki ne zaman bu kadar yalnız bırakıldık?

Tıpkı dağları kendine yurt edinmiş , geldikleri hayatlarında daha önceden silah bile görmemiş, savaş nedir bilmeyen genç askerlerimizin yalnızlığı gibi.

Belgesel tadındaki Nefes, mutlaka izlenmeli.



*** Sabahattin Ali ‘yi okuma sebebim olan şiiri

9 yorum:

sufi dedi ki...

Artık ayağa kalkma zamanımız geldi sanıyorum.Umursamalıyız olanları.Türkiye Cumhuriyeti; bizler toprak olsak da ilelebet payidar kalmalı.Sevgilerimle.

beenmaya dedi ki...

ilk fırsatta seyretmek istediğim bir film...

Özlem dedi ki...

Çok haklısın Evren'ciğim.
Sevgilerimle...

ghanima dedi ki...

kardeşimin diyarbakır licede askerlik yapacağını öğrendiğimiz şu günlerde daha bir duygusallaştırdı bu film bizi ailecek..

ghanima dedi ki...

kardeşimin diyarbakır liceye askerlik için düştüğü bugünlerde nefes filmi bizi bitirdi

Özlem dedi ki...

Melis'cim senin yaşın küçük bu film için bence izleme...

Özlem dedi ki...

Dilerim kardeşiniz güzel koşullarda yapıp bitiririr askerliğini.

Batuhan Doğu Alkaya dedi ki...

Çok küçük bir hikaye ile bütünü mükemmel özetleyen bir film.Geçen sene Irak sınırındaki operasyondan geri çekildiğimiz için ''Amerika'nın emri ile çekildiler'' söylentileri sayesinde halkımızın orduya olan güvenin sarsmaya çalışanlar umarım filmi izlerken utanmışlardır. O havada -20 derecede sırtında 40 kilo çanta ve 4 kilo G3 le geceleri yürümek nedir bilirmisiniz siz ? Peki ya Sarıkamış'tan hiçmi ders almadınız ?

Özlem dedi ki...

Kesinlikle katılıyorum düşüncelerine sevgil Batuhan, gerçekten Nefes bu anlamda çok özel ve önemli bir film.
Sevgilerimle...