27 Kasım 2008 Perşembe

VEDA

Bu gece, seninle birlikte geçireceğimiz son gecemiz.

Yarın, yeni gün başladığında yollarımız tamamen ayrılmış olacak.

Bu ayrılığa nasıl dayanırım? Bilmiyorum…

Bildiğim, sensiz hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olamayacağı.

Yokluğuna alışmak hiç kolay olmayacak.

Hayatıma ilk girdiğin zamanları düşünüyorum da, ne güzel günlerdi o günler.

Ne yazık… Yeni gün başlarken anıya dönüşecek her şey.

Önceleri hiç ısınamamıştım sana, kısa bir süre sonra ne olduğunu anlayamadan kendimden bir parça oluverdin.

Sonra da; hep gurur duydum seninle.

Yaşım ilerledikçe sen bana hep kendimi özel hissettirdin.

Evlenip, anne olduktan sonra da en büyük destekçim oldun, bunu inkar etmem mümkün değil.

Bebeklerim ağlarken ve o ağlamaları kimse susturamazken sen bir çırpıda susturmayı başarırdın el kadar bebekleri.

Özel, farklı bir şeyler vardı sende.

Düşünüyorum da çok erken ayrılıyoruz. Sensizlik, yokluğuna alışmak kolay olmayacak.

Kabullenemiyorum aslında bu ayrılığı.

Tuhaf bir duygu bu.

Nedir bunun adı? Alışkanlık mı? Sahiplenmek mi?

Hangisinden vazgeçmek daha kolay? Senden mi, hayattan mı?

Aklım karışık anlayacağın.

Bu aralar kimse teselli edemez beni. Sözün bittiği yerdeyim ve bu kadar cümleyi nasıl kuruyorum ben de bilmiyorum.

Biliyor musun? Ben hiç değişmedim, değişen sendin.

Üstelik hayatımın çok yolunda gittiğini düşündüğüm bir dönemde fark ettim sende başlayan değişimi.

O günü hatırlıyor musun?

Banyoda aynanın karşısındaydım.

Senin içindeki o sert kitle gelir gelmez elime, soluğu doktorumun muayenehanesinde almıştım.

Sonucu sen de biliyorsun, tahliller, ultrasonlar, mamografiler sonucunda acil ameliyat olmam gerektiğini söylemişti doktorlar.

Neyse ki erken tanıymış, iyileşirmişim, hemen her kadının başına gelirmiş, miş, miş miş. Gerisini duymamıştım zaten. Tek tesellim gerçekten “erken tanı” olmasıydı.

Bu gece son gecemiz seninle sevgili “sol” memem. Yarın hayatımda sen olmayacaksın ve biliyorum yarından itibaren benim için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Not: Bu yazı çocukluk arkadaşım Yasemin’e ithafen yazılmıştır.

Yasemin, ilköğretim çağlarında iki kız annesi iken 2004 yılında, 35 yaşında meme kanseri ile tanışmış; erken tanı sayesinde hastalığın vücudunda ilerlemesi durdurulmuştur.

Aldığı 6 seans kemoterapi ve dökülen saçlarına rağmen, her zaman hayranlık duyduğum yaşama sevinci ile hayata tutunmayı başarmıştır.

O dönem, OKS sınavına hazırlanan büyük kızının psikolojisinin bozulmaması için, hasta haliyle çabalamıştır.
Kızı şimdi Anadolu Liselerinden birinde öğrenim görmektedir. Hastalığı, bir daha tekrar etmemiştir, tekrar etmesin diye rutin kontrollerine aksatmadan devam etmektedir.

Arkadaşının bu döneminde elinden geldiği kadar yanında olmaya özen gösteren benim ise bu yazıyı yazma sebebim; “ meme kanseri ” nin biz kadınlar için kader olmadığını, erken tanı ve tedavi ile çok başarılı sonuçlar alınabileceğini, hangi koşulda olursak olalım, dünya üzerinde nefes aldığımız her dakikamızın değerli olduğunu kelimelerim elverdiğince anlatmaya çalışmaktan ibarettir

7 yorum:

Maviye Yolculuk dedi ki...

Çok korktum sana birşey oldu. Yazının sonuna doğru anladım başkası olduğunu. Öyle de güzel anlatmışsın ki...Kadınlar kendilerine duyarsız kalmamalı ve doktor kontrollerini ihmal etmemeliler desem de benim gibi doktordan, hastaneden köşe bucak kaçanları ne yapmalı :(

EVREN dedi ki...

Ben sensin sandım. Ve aklımdan geçen şu oldu : Biliyor musun erken teşhis önemli ama bir o kadar önemli olan moralini yüksek tutup yaşama sevincine sıkı sıkıya tutunman. Çok sevdiğim bir ablam sağ memesini aldırdı ve aslında sonra kendi için yaşaması gerektiğini fark etti. Uçaklarda hep söylendiği gibi: ACİL DURUMLARDA ÖNCE OKSİJEN MASKESİNİ KENDİNİZE SONRA ÇOCUKLARA VE DİĞERLERİNE.

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Ayy okurken korktum. Nefesimi tutarak okudum her cümleyi. Önce bir ayrılış sandım sevgiliden eşten, sonra anladım hastalık. Allah çaresiz hastalık vermesin.İyikide erken tanıymış arkadaşının hastalığı.BR/Sevgiyle ve sağlıkla kal.

beenmaya dedi ki...

arkadaşın gerçekten çok güçlü durmuş bu hastalık karşısında. bu çok önemli birşey çünkü tıbbi desteğin yanısıra manen moral ve güç de hastalığın iyileşmesinde ve tekrar etmemesinde en önemli faktörlerden biri. çok çok geçmiş olsun arkadaşına şu anda iyi olmasına sevindim. sende gerçekten çok başarılı anlatmışsın...

özlem dedi ki...

@ MAVİYE YOLCULUK İÇİN; Çok haklısın Hande'cim en azından yılda bir kere kontrol gerek. Erken tanı çok önemli.BR/O dönemde kendi başıma gelmiş gibi üzülmüştüm arkadaşım için.BR/Beğendiğine sevindim.BR/Sevgilerimle ve bir not: İhmal etme sakın sağlığını e mi?:))BR/BR/@ EVREN İÇİN; Kesinlikle Evren'ciğim, her ikisi de eşit etkiye sahip. Önce kendimiz tutunmalıyız ki hayata sonra çevremizdekilere faydamız dokunsun.BR/Sevgilerimle...BR/BR/@ MUHABBET ÇİÇEĞİ İÇİN; Evet erken tanı, biraz dikkat hayat kurtarabiliyor. Arkadaşım aslında çok önemli bir şey yaşadı, hayatı yendi, gerçekten hastalık çok kötü.BR/Katkıların için sağol arkadaşım.BR/Sevgilerimle...BR/@ BEENMAYA İÇİN ; Çok güçlüydü Beenmaya'cım, çok. Ben bu gücü beklemiyordum ondan. Düşünsene o haliyle kızının dersleriyle bile ilgilenebildi. Kimin aklına gelir ki o durumda. Tekrar etmesin artık tek temennimiz bu şimdi.BR/Sevgilerimle...

beenmaya dedi ki...

canımcım mimle ilgili yorumun geldi fakat yayına çıkmadı bir türlü sadece ben okuyabildim bilgine :))

gül özkalender dedi ki...

siteni bu gün ziyaret edebildim seni kutlarım çok hoşuma gitti sana çok yakışmış bilirsin biz bu mendebur hastalıkla tanışalı çok oldu merak ettim bizim yasemin mi hoşcakal tekrar görüşürüz gül