2 Kasım 2008 Pazar

Ege'de Sonbaharın Sonunda




















































Tatile gitme fikrinin akla gelmeyeceği bir döneme girmiştik.

Yaz bitmiş, tatilciler işlerinin başlarına, yazlıkçılar çoktan evlerine dönmüş, okullar açılmıştı.

Sonbahar yerini nazlanarak kışa devretmeye hazırlanıyordu

Arkadaşlarım “ Hadi ama sen de bizle geliyorsun, sen gelmezsen olmaz” demeselerdi zaten çok yoğun olduğumdan belki daha uzun bir süre yerimden kımıldamayacaktım.

Böylelikle güneşin doğduğu ve battığı süre içinde, zamanla köşe kapmaca oynarken ve ısrarla zamanla birbirimizi yakalayamazken, birkaç günlüğüne oyundan vaz geçerek mola verdim kendime.

İşlerimi masamda, notlarımı bilgisayarımda, okullar açıldığından devamsızlık yapmasını istemediğim oğlumu babaannesinde dolayısı ile aklımı da Antalya’da bırakmış halde düştüm yollara.

İstikamet, Ege’nin en batısı Bodrum Turgutreis’di.

İtiraf etmem gerekirse yıllar sonra Ege’de olma fikri çok cazip geldi bana.

İlk gün konaklayacağımız otele eşyaları bırakır bırakmaz, soluğu Bodrum’da aldık.

Bodrum yaz ayları kadar hareketli olmasa da yine de hatırı sayılır bir kalabalık içindeydi.

Yazın insnlar Bodrum sokaklarına nasıl sığıyorlar diye düşünmeden alıkoyamadım kendimi.
Bir de insan elinin Bodrum'a çok fazlasıyla dokunduğunu düşündüm. Yıllar önce bile çok fazla beton bulduğum Bodrum ben görmeyeli tamamen beton yığınlarına teslim olmuş.

Bodrum sokaklarında yürürken, kulağımıza gelen gitar sesini takip ettik.
Sokakta eski bir Türk sanat müziği şarkısını mükemmel bir yorumla söyleyen adama biz de eşlik ettik.

Şarkıyı söyleyen adamın gözlerindeki hüzünle, şarkının ezgisi birbirine karışmış gibiydi:
“ Saymadım kaç yıl oldu, sen ellerin olalı,
Bilmem yüzün güldü mü, ayrıldık ayrılalı,
Beni sorarsan eğer, kalbim hâla yaralı…”

Ertesi gün yolumuz Turgutreis civarındaki diğer kasabalara; Yalıkavak, Gümüşlük, Göltürkbükü’ne düştü.
Yalıkavak yolunda, gezi arkadaşlarımdan biri sekiz yıldır Antalya’da yaşayan Yalıkavak’lı arkadaşını aradı, “ Memleketine geliyorum ne getireyim sana, ne istersin?” diye sordu.
Arkadaşı, “ sadece Yalıkavak’ın girişinde tepeden o muhteşem görüntüyü benim için de izle “ diye yanıtladı onu.
Gerçekten Yalıkavak girişindeki manzara karşısında nutkumuz tutuldu.
Minibüs’teki onyedi kişi bir an cennete geldiğimizi düşündük ve aslında o muhteşem manzarayı on sekiz kişi izledik, kimse fark etmedi.

Sayılı gün çabuk geçermiş, bizim günlerimiz de geçti, tatil bitti.

Sağanak yağışlı dönüş yolculuğunda, mola verdiğimiz yerlerde üzerine yağmur düşmüş toprak kokusunu ciğerlerimize çeke çeke, bütün yaz boyunca aşırı sıcaktan nasibimizi fazlasıyla almamızdan olsa gerek, soğuktan şikayet etmeden gezimizi bitirdik.

Döndükten sonra Antalya’da bıraktığım aklıma kavuşmuştum ama bu sefer de
kalbimi, sonbaharın son anlarını yaşayan Ege’de; özellikle de Yalıkavak’ta unutmuşum, Antalya’ya dönünce fark ettim…

9 yorum:

Yeşim Özdemir dedi ki...

Tatil beldeleri, sonbahar gelip de o gürültülü kalabalık yerini dingin ve sakin günlere bıraktığında çok daha güzel oluyor bence. Bodrum'a gitmek için daha güzel bir zaman olamazdı sanırım. Siz de ne güzel tadını çıkartmışsınız işte!

MeaCulpa dedi ki...

Arada fırsat buldukça yapmak lazım böyle kaçamaklar:)) Bir gün gelip aklını sana antalyada bıraktıranlar seni bırakıp kaçacak valla:)) Sevgilerimle

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Ben de öyle düşündüm Yeşom, daha dingin oluyor yaza göre, bir de sonbaharın o ılık güneşi eşliğinde daha keyifli geldi gezi bana:)
Sevgilerimle...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Kaçacaklar valla Haşim Bey, aklımı bıraktığımla kalacağım ben de:))
Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Özlemciğim bizim de Turgutreis de evimiz var. Bazın yazlar oradayız. Bodruma göre daha sakin. Bodrum eğlence mekanı olmuş artık...

beenmaya dedi ki...

nedense sonbahar tatil için çok daha uygun bir mevsimmiş gibi gelir bana :))

vili dedi ki...

Ne güzelmiş dedim okurken...Yalıkavak yakınlarında bir tatil köyüne gitmiştik yıllar önce. Eşimle yürüyerek Yalıkavak'a gidip, kahvesinde oturup çaylarımızı içerdik:) Şimdi ne zaman bir yerlere yerleşme düşü kursam, hemen Yalıkavak gelir.

Bi de diğer detayları yazıyım :)
18 kişiydik? :)
Ve bebekkokusu'nda vardım önceleri linki görünce sormak istedim.

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Ne tesadüf 18 kişi :)
Yalıkavak çok güzeldi gerçekten.
Bu arada,ben hâla Bebek Kokusu'nda da yazılar yazıyorum.
Sen de mi yazardın Vili'cim merak ettim bak. Ne güzel, internet sayfalarında bile buluyoruz birbirimizi, tanışmasak da karşılaşmak çok hoş.
Sevgilerimle...

vili dedi ki...

Üyeydim..yorumlarda vardım :)
Yaklaşık 1,5 senedir girmiyorum. Bu da blog açmamla aynı zamana denk geliyor aslında:) (Kızım da büyümeye başlayınca, ilgim azaldı) İkisine birden vakit ayıramadım. Ama eskilerden pek çok kişiyi tanırım.