28 Haziran 2012 Perşembe

ÇAYIR GÜZELİ !!!!


O zamanın parasıyla “Yirmi beş kuruş” isterdi yanına yaklaştığı insanlardan.
Hem de öylesine işveli ve kibar bir şekilde yapardı ki bunu, acımayla karışık, değişik bir gizem duygusu uyandırırdı “yirmi beş kuruş” u istediği insanlar üzerinde.

Vakur, vaktiyle görmüş geçirmiş, asil bir duruşu vardı.
55 belki de 60 yaşlarındaydı.

Hangi kuaförden bulduğunu bilmediğim bir peruk takardı bazen.
Kırmızının en keskin tonundan, ruj, allık ve oje sürer; eski, yıpranmış ama bir dönem çok da kaliteli olduğu her halinden belli olan kıyafetleriyle, Altı yol’dan Bahariye Caddesi’ne ve bazen Moda İlkokulu’nun önüne kadar, işveyle, edayla yürürdü.

Ara sıra şen kahkahalar atsa da, yeşil gözlerinde her daim saklı bir hüzün vardı.
Üzerlerinde büyük büyük çiçeklerin olduğu kocaman şapkalar takardı başına. Bazen hasırdan olurdu bu şapkalar, bazen daha farklı biçimde. Şapkaları kendinle bütünleşmiş gibiydi.

Giysileri çok eski ve yıpranmış olmasa, büyük bir davete gittiğini bile düşünebilirdik, havasından, endamından.
Gözüne kestirdiği birilerinden, son derece kibar bir şekilde “ Yirmi beş kuruşun var mı şekerim?” diye para isterdi.
Fazla para değil asla, sadece ama sadece“yirmi beş kuruş”. Fazlasını almazdı zaten.

O’nu tanıdığım dönemde, ilk okula başlamamıştım henüz.
Annemle sokağa çıktığımız her zaman, bir şekilde rastlardık O’na.
Cadıya benzetirdim çocuk gözlerimle, her an süpürgesine binip gidecekmiş gibi bir izlenim bırakırdı üzerimde.

Yanımızdan geçip giderken, daha bir sıkı tutardım annemin elini.
Çocukken korkardım da, biraz büyümeye başlayınca çok sevmiştim O’nu.

1960’lı ve 1970’ li yıllarını, Kadıköy’ de Bahariye Caddesi, Altı yol ve Moda ‘da geçirenlerin çok iyi hatırlayacakları biriydi.
Çayır Güzeli” ydi adı.
Birbirinden farklı hikayeler anlatılırdı O’nun için.
- Bir rivayete göre çok zengin bir ailenin kızıyken, çıkan bir yangın, nesi varsa alıp götürmüştü hayatından, akıl sağlığı da dahil.
- Başka bir rivayete göre, eşi pilotmuş, çok da severlermiş karı koca birbirlerini. Gel zaman git zaman, eşini bir uçak kazasında kaybetmiş. Toparlayamamış bir daha kendini.
- Atatürk’e aşık olduğunu, aşkına karşılık bulamadığından bu hallere düştüğünü söyleyenler bile vardı o zamanlar.

Sonra sonra, hayatını, yıkık dökük bir evde geçirdiğini, civardaki insanların verdiği yiyeceklerle karnını doyurduğunu, asıl adının Adalet olduğunu öğrendim.
Hakkında söylenen bu rivayetlerin hangisinin doğru olduğunu ise hiçbir zaman bilemedim.
70’li yılların sonu muydu, yoksa 80’li yıllar devam ederken miydi şimdi net olarak hatırlamıyorum, görünmez oldu "Çayır Güzeli”.
Öldü dediler.
Gerçekte kimdi, nereden gelmişti, neler yaşadı da bu hale geldi; hiç birimiz öğrenemedik.

12 yorum:

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

içimi çok acıtır böyle kişiler
ve hikayeleri

bu da onlardan biri oldu...

hüznün tadı dedi ki...

Çocukluğumda ki o sıradışı,renkli,kimi zaman neşeli kimi zaman hüzünlü insanları hatırladım.O zamanlar sanki daha çoktular.Hep merak etmişimdir yaşamlarını.

Yaşamın kıyısında dedi ki...

:))
O kadar net hatırlıyorum ki!
eteklerini hep salına salına sağa sola savururdu.
Bende sevdadan olduğunu duymuştum.
Moda çay bahçesinde ona muhakkak rastlardık.

serpil dedi ki...

Çocukluğuma gittim ben de bu yazıyla, gözümün önüne geldi süslü Çayır Güzeli, rujunu da hatırladım.
Sevgiler :)

Asuman Yelen dedi ki...

Okuduklarım inceden, tuhaf bir korku
hissetmeme neden oldu. Kırmızı ruj sürmeyi sevdiğimden olsa gerek:) Şaka bir yana pamuk ipliği bir durum. Bir an meselesi. Bizlerin gördüğü manzara içler acısı ama o ve onun durumundakiler içine girdikleri kişiliklerle,(Peygamber, prenses VS.)
o hasır şapkalarla, bir yandan da, özenilecek kadar mutlular ve ben zaman zaman bu "farkındalıksızlık" durumuna gıpta etmekten kendimi alamam.

nilgün dedi ki...

ben yetişememişim demekki 70 lerde çocuktum 10 yaşlarnda her zaman var öyleleri insanı üzen korkuyla merhametle acımayla ve kendi halimize şükürle baktığımz kadın yada erkek hiç farketmez allah yardımcıları olsun

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Aynur : Benim de çok içimi acıtır Çayır Güzeli'nin hazin hikayesi Aynur'um...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Hüznün Tadı : Ben de merak ederim nasıl bu hale geldiler, neler yaşadılar diye ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Yaşamın Kıyısında : Moda'da ve Bahariye Caddesi'nde gezerdi hep Nur'um ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Asuman Yelen : Değişik bir kadındı. Görmüş geçirmiş bir havası vardı. Delilere ben de gıpta ederim. Çünkü bilirim dehanın bittiğiyerde delilik başlar. Sevgiler Asuman Hanım ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Serpil :Serpil sen de Kadıköylü müsün? Çok sevindim ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Nilgün : Hep varlar ve çok merak ederim onların hayatlarını ben de ...