15 Temmuz 2011 Cuma

BÜTÜN ASKERLER HEP ÖLÜR MÜ ANNE ?


UZUN BİR YAZI BU; YÜREKLERE KOR DÜŞTÜĞÜ BİR ANDA DÖRT YIL ÖNCE YAZMIŞIM, YILLAR SONRA DEĞİŞEN HİÇ BİR ŞEY YOK;
HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR HÂLÂ !!!!

 * * * *
1974.

İlkokulun birinci sınıfından, ikinci sınıfa geçtiğim yılın yazı.
Haziran sonu temmuz başları .
 Hatırı sayılır bir sıcak yaşanıyor İstanbul’ da çocuğum ya belki de bana öyle geliyor.



Sabah, öğleden sonra ve akşam üzerleri, sürekli sokakta oynama günlerim.



En büyük keyfim; sokakta oynarken, akşam saat altı buçuk, yedi civarı babamın alt sokaktan köşeyi dönüşünü beklemek.



Kızlar babalarına düşkündür ya birinci neden bu, ikinci ve o zamanlar için bana göre önemli sayılabilecek neden; okumayı yeni sökmüş bir çocuk olarak babamın her akşam olmasa da, en azından gün aşırı eve dönüşlerinde getireceği kitapları beklemek.
. . .


Birkaç akşamdır babam yok ortalarda !!!!
Bekliyorum …
. . .


Gelmiyor.

Anneme soruyorum: -“Anne babam nerede? Neden gelmiyor?” diye.
- “ Bekleme yavrum baban bu gece de gelmeyecek “ diye yanıtlıyor beni.



Böylece neredeyse bir ay geçiyor, aslında bana göre geçmek bilmiyor. Üzülüyorum, merak ediyorum, kalbimin yerinde her an uçmaya hazır bir kuş varmış gibi kıpır kıpır babamı bekliyorum.

Geceleri yatağımda babamı düşünüyorum, anneme bakıyorum, annemde bir telaş, komşularımızda da bir telaş, korkuyorum.
Mahalledeki arkadaşlarımın babaları eve geliyor ama benim babam yok!!



-“ Anne neden arkadaşlarımın babaları akşamları evlerine geliyor da benimki gelmiyor bir şey mi oldu babama?”

- “ Baban görevli kızım, ortalık karışık, uzun bir süre gelmeyecek” diyor.
- “ Ya babama bir şey olursa anne, ne yaparım o zaman?”
- “ Olmaz kızım, merak etme
diyor”.

Bu konuşma hemen her gün annemle aramızda tekrar ediliyor.
Ben bıkmadan soruyorum, annem sabırla yanıtlıyor.
Sözde rahat görünmeye çalışıyor annem, rahat değil, gergin üstelik, çocuklar hissederler böyle şeyleri anlamaz mıyım?


Birkaç gün sonra tarihi Kıbrıs Çıkartması gerçekleşiyor. O dönemler binbaşı rütbesinde olan deniz subayı babam, daha uzunca bir süre eve dönemiyor.

Eve döndüğü gün, babama sarıldığım gün. . . . büyüdüğümü hissediyorum.
. . .


1979. Orta ikinci sınıftayım.
Aylardan kasım. Gece yarısını çoktan geçmiş saatler. Sabaha karşı. Uykuda herkes.
Şiddetli bir patlamayla uyanıyoruz. Patlama sesine cam kırıklarının sesi karışıyor.
Dışarıya bakıyoruz, gök yüzü kıpkırmızı,




Kadıköy yanıyor sanki.
“Babacım ne oluyor?” diye o korkuyla iki kardeş annemizle babamızın yanına koşuyoruz..
Kardeşim “ baba beni kurtar” diye ağlıyor. Ne olduğunu anlayamıyoruz. Ortalık mahşer yeri gibi.


İlk şoku atlattıktan sonra Üsküdar açıklarında iki geminin çarpıştığını öğreniyoruz. Petrol yüklü Romen bandıralı gemi alev topuna dönüşüyor.



O dönemde İstanbul’da yaşayanların şimdi bile hatırladıkları “ İndependenta” adlı gemi gözümüzün önünde alev alev yanıyor. ” Babam yanımızda ya bize bir şey olmaz “ diyor kardeşim. Varlığı güven veriyor bize...

. . . 1984.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan üniversite sınavı telaşı var evimizde. Sınav iki aşamalı o dönemlerde. İlki bitmiş, kazanmışım, ikinci sınava gireceğim. Gerginiz ailecek. Tercih yapmak gerekli ( O zamanlar tercihimizi sınava girmeden yapıyorduk ).
-“İstanbul dışı tercih yapma istersen kızım” diyor babam.
Kavak yelleri benim de başımda esiyor ya o zamanlar, dinler miyim hiç ? Yapıyorum İstanbul dışı tercihlerimi, sıralıyorum bir güzel...
Sonuçlar açıklanıyor. Kazandığımız yerler belli oluyor.


Benimki İstanbul dışı!!

Sesini çıkartmıyor babam.
-”Tercih senin kızım, hayırlı olsun “ diyor.
Babamla düşüyoruz yollara. İlk kez ayrılacağım ailemden.
Olsun, yanımda babam var.


Kaydımı yaptırıyoruz birlikte, eksiklerimi alıyoruz. Yerleştiriyor beni ve dönüyor İstanbul’a.
Kapıdan içeri girer girmez anneme sarılıp: -“ Kızımı oralarda bıraktım ben” diye ağladığını yıllar sonra bir sohbet sırasında tesadüfen öğreniyorum annemden.


. . .

Hayatımın her döneminde babama ihtiyaç duydum ben. Altı yaşımda, on altı yaşamda, kırk yaşımda, değişmedi hiç.
. . .


2007

Aylardan Haziran. Karmakarışık ülkemin güney doğusu. Ne olacağı da belli değil. Haberleri izliyorum. Çatışmada bir “binbaşı, bir “ albay”, bir er şehit düşmüş yine. Bir sürü ocak sönmüş tanımadığımız bilmediğimiz. Sönmüş ama Güneydoğu’da da, yüreklerde de yangınlar bitmiyor. Babasız kalmış çocuklar, evlatsız kalmış babalar. Babalar günü yaklaşıyor üstelik...

. . .

Gözlerim doluyor. Göz yaşlarıma engel olamıyorum.

Küçük bir kız çocuğu geliyor gözlerimin önüne, altı yaşında , ilk okula yeni başlamış.

Meraklı, çocuk gözleriyle annesine : - “ Anne arkadaşlarımın babaları eve geldi, benim babam nerede,  yoksa babama bir şey mi oldu”? diyen…

Çocuktur anlamaz dediğimiz ama her şeyi fark eden bir “can”ım var henüz 4 yaşında olan. Televizyondaki haberlerden etkilenerek yıllar önce anneme sorduğum sorunun daha da karmaşığını, annesine çocuk aklıyla soran: “ Bütün askerler hep ölür mü anne” ?


8 yorum:

Unknown dedi ki...

Bu yazının üstüne söyleyecek söz bulamadım...Çok içten di...
Çocuklar annesiz-babasız kalmasın , askerler şehit olmasın , ülkemiz güllük gülistanlık olsun...Bugünkü dileğim buu ...inş.kabul olur..
hayırlı kandiller

Esin Bozdemir dedi ki...

gözlerim doldu!..
yüreğim düğüm düğüm oldu hüzün dolu anınızı okurken...

ve o küçüminnacık her şeyi doğru algılayabilen kızınızın sorusu; "Bütün askerler hep ölür mü?" büyüklerin bile algılayabilmekte zorlandığı tabloyu tüm netliği ile ortaya koyuyor!..

evet..gencecik fidanlarımız göz göre göre şehit ediliyorlar!! ama ne için!!?bu ne büyük bir trajedidir böyle!..hala daha farkında olmayanlarımız var!hala daha tepkisiz olanlarımız!!

terör örgütüyle neyin pazarlığı yapılıyor! ellerine silahları kim teslim ediyor!! dünden bugüne geliyoruz hiç bir şey değişmemiş ve daha da beter!..

Yeter artık bu çektiklerimiz, bu acıları bize yaşatmaya hakkınız yok!gerçek katiller gözümüzün önündeler!!

daha fazla analar ağlamasın!gencecik fidanlarımız böylesine hainliğin kurbanı olmasın!..çocuklarımız babasız, kadınlarımız kanadı kırık kalmasın!..uyan artık ey Türkiye!!

tüm şehitlerimize Allahtan rahmet, ve ailelerine de sabırlar diliyorum...

Yeraz dedi ki...

Çok hüzünlendim bunları okuması bile zorken yaşayanlara sabır diliyorum!Umarım bir gün bu ülkede farklılıklarımıza rağmen kardeşçe yaşayabiliriz...

geveze baykuş dedi ki...

ağlayarak okudum, söyleyecek söz bulamıyorum. bugün ne gördüm biliyor musun, facebookta üye olduğum sayfalardan birinde bir ihbar vardı, link verilmiş pkknın sayfası ihbar edin yazılmıştı. sayfaya baktım, şehitlerimizin haberi sevinçle karşılanmış, öldürülen teröristlerden de kendi şehitleri olarak bahsediyorlar! kendilerini 300 ıspartalı'ya benzetmişler ordumuza küfürler ederek sıralamışlar cümleleri... sayfayı şikayet ettim, üyelerini şikayet ettim tek tek... neye yarar, bunca insanın içinde bunca kötülük durdukça bir sosyal paylaşım sitesinden atılsalar ne olur? durur mu cinayetler, durur mu masumların kanı damarlarında? o kadar üzgünüm, o kadar umutsuzum ki...

sufi dedi ki...

Gözlerimden yaşlar süzüldü.Biz babalarımızın kızları ne az anlamışız zamanında babalarımızı.Ama ben şimdilerde bile "Babam keşke yaşasaydı" diyorum. O küçücük bebeler babasız nasıl yaşasınlar hıııı?

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Gözlerimde yaşla okudum Özlem'cim, gerçekten değişen bir şey olmadığı gibi devamlıda daha kötü günlere gelmişiz.
1974 yılında benim de erkek kardeşim askerdi Kıbrıs'ta, babam ve ben kahrolmuştuk o yaz.
4 Yaşındaki bir çocuğa yetişkin olarak kaç yaşında olursak olalım verecek cevabımız yok ki:((

MAVİANNE dedi ki...

gözlerim yaşlandı okurken
söyleyecek söz bulamıyorum

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

İçimizdeki Karnaval : Çok teşekkür ederim. dualarımzı, dileklerimiz kanul olsun ve artık bu anlamsız savaş bitsin. Sevgiler...
* * *
Esmir : Düşünebiliyor musunuz binbir zorlukla dünyaya getirip, büyütüp okuttuğunuz çocuğunuz hem de vatani görevini yaparken şehit oluyor. O zamana kadar eline silah almamış çocuklar gerilla savsşının içine düşüyorlar, hak mı şimdi bu?
Güzel katkıların için teşekkürler Esmir'cim, sevgiler...
* * *
Yeraz : Umarım Yeraz'cım, kardeşçe yaşayacağımız günler gelsin, umarım ...
* * *
Geveze Baykuş : Yaparlar Baykuş2cum, yaparlar onca canı acımadan alabilenler bunları da yapar, bayram bile ilan ederler, o kadar yazık ki ...
* * *
Sufi : Ben en çok analamdıkları bir yaşta babasız kalan çocuklara ve askerlik gibi kutsal bir görrvi yerine getiren gençlerin yaşama hakkının ellerinden alınmadına yanıyorum. Neden? Hiç yüzünden, kabullenemiyorum bir türlü ...
* * *
Yaşamın Kıyısında : Nur'cum o verecek cevabın olmaması bana bu yazıyı yazdırdı ya zaten ...
* * *
Mavi Anne : Ben de Mavi Anne'cim, ben de bulamıyorum ki...