11 Nisan 2009 Cumartesi

UCUZ HAYATLAR ÜLKESİ

Yazının başlığı okunduğunda  nasıl da insanın canını acıtıyor değil mi?

Hayatımız bu kadar değerliyken, yaşama fırsatı her insana bir kez verilmişken, udangerous_heaven_by_smerilcuz hayatlar ülkesinde yaşamayı kim ister ki?

Oysa ucuz hayatlar ülkesinde yaşarken, başımıza her an her şey gelebilir.

Örneğin, kaldırımda sakin sakin yürürken, yolunu şaşırmış bir arabanın altında kalabilirsiniz.
Kazayı yapan, tarafsanız korkmayın hiç, merak da etmeyin cezanız çok hafif olacaktır, hatta belki de para cezası ile bile kurtulabilirsiniz !!!
Diğer tarafsanız … bilemiyorum artık.

Ya da yine yolda sakin sakin yürürken, nereden geldiği belli olmayan bir kör kurşunla hayata veda edebilirsiniz.

Daha da kötüsü ciddi bir helikopter kazası geçirip, kazadan sağ kurtulup, kurtulduğunuza bile sevinemeden, bulunmayı beklerken, soğuktan donarak ölebilirsiniz.

Dedim ya ucuz hayatlar ülkesidir burası her an her şey olabilir.

“Benim başımıza böyle olaylar gelmez”  demek de  sadece yanılsamadır, öyle beklenmedik bir anda geliverir ki, ne yapacağınızı şaşırıverirsiniz bir anda.

Tecrübeyle de sabitlenmiştir bu yazdıklarım.

Neyse ki bu örneklerin hiç birini henüz yaşamadım ama geçen akşam yaşadıklarımız önlem alınmasa soğuktan donmanın tam tersini yaşamamıza neden olacaktı:

Hemen hemen, herkesin uyumakta olduğu bir vakti gösteriyordu saatler.

Oğlum zaten çok erken bir saatte uyumuş olduğundan, onu uyandırmanın imkanı yoktu o sırada. ( Oğlun nereden aklına geldi şimdi diye sorabilirsiniz, emin olun kendimden önce ilk onu düşündüm o anda )

Evimizin kapısı, tam da o uyku vakti acı acı çaldı.
Uyku mahmurluğuna, telaş ve heyecan katılmış bir şekilde kapıyı açtık.
Kapıda kimse yoktu ama apartman duman içindeydi.
Dumandan nefes alamaz haldeydik.

Yangın diye bağırdığımı ve sonra telefona koştuğumu hatırlıyorum. 

O panikle, 110 – 112 – 111 -  155  hangisi itfaiyenin telefon numarasıydı bir türlü aklıma gelmiyordu.

Kapıda kimse yoktu dedim ya, ben telefona yapışmış vaziyetteyken kapı hâlâ çalmaya devam ediyordu.

Balkona çıkmayı akıl ettik sonunda.

Kapıyı çalanlar, evimizin bulunduğu sokaktaki, zaman zaman gürültülerinden rahatsız olduğumuz taksi şoförleriydi.

Nedense çok rahatlardı  ve bana aşağıdan seslenerek : - “ Korkma yenge, yangın çıktıydı ama biz az önce söndürdük “ dediler, kahraman edasıyla. Eşim apartman yöneticisi olduğundan haber vermek istemişler.

Gelelim yangının nedenine ( Bu daha da ilginç ) !!! :

Apartmanımızın üst katlarından birinde oturan bir belediye görevlisi, belediyeye ait motosikletini– sokakta zarar gelmesin – diye bizim apartmanın girişine park etmiş !!!

Nedeni belirsiz bir şekilde motor alev almış, apartmanın girişinde  alevleri gören taksi şoförleri hemen birkaç kova su dökmüşler ve alevler sönmüş, motosikletin yanma nedeni  ise bilinmiyor.

Düşünebiliyor musunuz, apartmanın girişine park edilmiş bir motosiklet var, yani yangın ilerlese yangından kaçıp kurtulmanın, evi terk etmenin de imkanı yok!!!

Motosikletin sahibine apartman girişine park edilmeyeceğini usulüne uygun söylediğimizde verdiği cevap da kısa ve öz  : - “ Ne bileyim ağbi “ şeklinde oldu.

Kimse, neyin iyi neyin kötü olduğunu bilemez halde, ucuz hayatlar ülkesinde şans eseri yaşıyoruz hepimiz.

Canımız da malımız da üzerimizde emanet!!!

Fotoğraf  : www.deviantart.com

15 yorum:

aydan atlayan kedi dedi ki...

Asıl sorun "önce ben, benim rahatım" diye düşünmekten kaynaklanıyor bence. Diğerleri kimin umurunda? Herkes kendisi için yaşıyor bu ülkede. Kimsenin kimseyi düşünmek gibi bir sorumluluğu yok. Dahası bunu umursadığı da yok. Oysa hep birlikte aynı toprak üzerinde yaşıyorsan hep birliktenin içinden kendini ayrı tutup kendine iltimas geçemezsin. Sorun bu.
Çok geçmiş olsun Canım...

Nily dedi ki...

ne diyeceğimi şaşırdım Özlem, çok çok geçmiş olsun. umarım bir daha tekrarlanmaz ama ucuz hayatlar ülkesinde yaşıyoruz işte,ne zaman ne olacağını bilmek maalesef mümkün değil. Fulyanın dediği gibi herkes kendi için yaşıyor ve kendini düşünüyor. kendi yaptıklarını %100 doğru görüp sorgulama gereksinimi duymuyor. sorgulamaya kalkana ise zaten ezelden beri tahammül yok.. cem karacanın şarkısı aklıma geldi, bindik bir alamete gidiyoz kıyamete..

Belgin dedi ki...

Özlemcim, cok gecmis olsun canim. Aslinda herkes birazcik komsusunu düsünse, ortada hic bir sorun kalmiyacak, ama herkes, kendime en yakin gene kendimim, duygusu icinde. Birazcikta baskalarini düsünsek, dünya ne güzel olurdu. Insallah olmaz bir daha böyle durumlar.
Sevgilerimle canim

Özlem dedi ki...

Çok haklısın Fulya'cığım, en önemli sorun bence de bu, bencilliğin ağırlığını üzerimizden atamadığımız sürece ne yazık ki durumumuz bu.
Kimse kimsenin umurunda değil, bir de herkes her şeyin en iyisini biliyor bu eğitimsizlik falan da değil düpedüz kendini bilmezlik artık.
Çok sağol canım, çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle...

Özlem dedi ki...

Gerçekten çok şaşırdım ben de Nily, günlerce gözüme uyku girmedi, bu kadar mı basittir insan hayatı?
Fulya'ya da dediğim gibi bu artık kendini bilmezlik, şaka gibi.
Çok teşekkür ederim Nily'ciğim.
Sevgilerimle...

Turkuaz Deniz dedi ki...

Ah Ozlem' cigim cok gecmis olsun, cok korkmussunuzdur...
Ucuz hayatlar ulkesinin sultan ve dalkavuklari sarayli edasiyla ortalikta gezmeye daha ne kadar devam edecekler dersin?

Özlem dedi ki...

Korkmaz mıyım Neşe'ciğim, sonra sakin sakin anlattım ama söndürülmese epey bir şeyler olacaktı!!
Sen de bilirsin ya, itfaiyeyi arasak bile, bu ülkede iş işten geçtiği zaman yardım ulaşıyor gerekn yere çok korktum, bir de apartmana motosiklet park edilmesine şaştım ben, fıkra gibi, şaka gibi, yazmadan duramadım o yüzden.
Çok sağol Neşe'ciğim, çok teşekkür ederim.
Sevgilerimle...

Yeşim Özdemir dedi ki...

Biz Türkler gerçekten de inclenilesi bir milletiz. Toplu halde yaşamanın kurallarını ve gereklerini hiç bilmeden yaşarız apartman dairelerinde. Apartmanın bahçesinde horoz yetiştirir, girişinde halı yıkarız. Balkondan aşağıya sofra örtülerimizi silekler, halılarımızı çırparız. Her yer bizimdir ve biz istersek her şeyi rahatlıkla yapabiliriz. Haaa bir de şöyle bir özgüvenimiz vardır. Bize bir şey olmaz! Bu yüzden çakmakla tüpü doğru bağlayıp bağlamadığımızı kontrol ederiz. Serinlemek için denize gireriz hiç yüzme bilmeden. İlk yardım yapacağım diye adamı arabadan çıkartırken öldürürüz. Daha o kadar çok örnek var ki!
Gene de çok ucuz atlatmışsınız. Çok geçmiş olsun Özlemciğim...

Özlem dedi ki...

Yeşim'ciğim, çok güzel örneklerle anlatmışsın yurdum insanını.
Bunlar okunduğunda şaka gibi, fıkra gibi görünse de çoğu zaman insan hayatına mal olacak şeyler yaşanıyor.
Bu kendini bilmezlikten başka bir şey değil bence.
Bunun eğitimle falan da ilgisi yok artık, tamamen kendini bilmezlik ve dediğin gibi garip bir güven duygusu ' bize bir şey olmaz' şeklinde.
Ne diyeyim gelmiş geçmiş olsun böylece.
Sevgilerimle...

Maviye Yolculuk dedi ki...

İçime fenalık geldi okurken çünkü yazdıkların çok doğru.Niye bu kadar tuhaf bir milletiz ki?

efsa dedi ki...

geçmiş olsun özlem.
hani şaka gibi olaylar vardır.
ağlarmısın gülermisin bilinmez.
Allah korumuş yine de. daha kötü de olabilrdi.

Özlem dedi ki...

Gerçekten de öyle oldu Efsa'cığım, uzun bir süre düşündüm bunu.
Her şey olabilirdi, şansımız varmış.
Çok sağol canım.
Sevgilerimle...

melis dedi ki...

geçmiş olsun teyze

Özlem dedi ki...

Sağol Teyzeciğim.

deniz dedi ki...

çook haklısın. en çok bu umursamazlıktan dolayı bu ülkede yaşamak istemiyorum. ama nereye gideceğimi de bilmiyorum :( herşeyi allah havale etmek zorunda kalmak koyuyor..