Gidişin buz gibi soğuk bir kış gününe rastladığı için olabilir mi?
Yoksa deli soğuklarda, o minicik evi odun sobasıyla sıcacık yapman mı hatırlatıyor seni bana ?
Kış hazırlıkları yazdan başlardı. Odunlar gelir, odunluğa yerleştirilir, biraz da kömür alınırdı.

Sen odun sobasını sabahtan yakar, biz uyanana kadar evi sıcacık yapardın.
Torunların içinde erken uyananlardan biriydim ben.
Senin sabah ezanıyla kalkışını duyardım. Sabah namazından sonra sobayı yakışına, kahvaltı hazırlamadan; öğle yemeği için hiç değilse çorbayı hazır edişine ve mutfakta bunları biz uyanmayalım diye sessizce yapışına tanıklık ederdim çoğu kez.
Kalkıp sana hiç yardım etmezdim ama ; ah ne hainmişim. İnsan sekiz yaşındayken yardım düşünmüyor ki, hem sen her şeye yetişiyordun nasıl olsa.
Odun sobasının üzerine portakal kabukları koyardın ev mis gibi kokardı. Öldüğünde seni evden çıkarırlarken ben o kokuyu duydum biliyor musun? Benden başka kimse duymamıştı unutmuyorum.
Odun sobasının üzerinde bir tatlı yapardın adını bilmiyorum. Babam löp löp tatlısı derdi çok da severdi. Sen de damadın için yapardın o seviyor diye . Şurubunu sonradan dökerdin üzerine; bu kadar hatırlıyorum. Şimdi olsa tarifini alırdım senden. Odun sobası üzerinde değil de fırında pişirirdim belki. Üzerine şerbetini dökerken de anardım seni. Ama sekiz yaşındayken yemek tarifi almak da gelmiyor ki insanın aklına !!!
Mutfakta vakit geçirirken de düşüyorsun aklıma. O zamanlar ne fırın vardı evinde, ne blendır, ne mikser. Yine de en güzel kekleri, börekleri yapardın. Kekin içine koyacağın cevizleri tülbent gibi bir şeyin içine koyar havanla döverek kırardın.
Daracık bir mutfağın vardı. Mutfak çeşmesinden sıcak suyun da akmazdı. Sen o dağ gibi bulaşıkları yıkarken, "Ben büyüyene kadar inşallah bulaşık makinesi icat olunur anane " derdim sana; " Ben durulayayım derdim, izin vermezdin "ellerin üşür boş ver kızım " derdin.
O küçük evde, küçücük mutfakta ne yemekler yapar, ne misafirler ağırlardın, hem de hiç yüzünü asmadan tüm içtenliğinle...
Müzeyyen Senar öldü geçen gün. Dedemle çok severdiniz şarkılarını. Bak biz bunla aynı yaştayız derdin. O gittiğinde 98 di, sen gideli yirmi beş yıldan fazla olmuş.
İşte böyle ...
Kış aylarında düşüyorsun aklıma. Erol Evgin'in o çok sevdiğim şarkısının sözleri içinde buluyorum kendimi.
" Seni düşündüm dün akşam yine; sonsuz bir huzur doldu kalbime ... "