6 Ekim 2013 Pazar

BİR ZAMANLAR ...

 
 

Bir zamanlar bu inşaat halindeki evde beş kişilik bir aile yaşardı.


Birbirini seven bireylerden oluşan bu aile senelerce bu evde oturdu.

Evin babasının sağlık sorunları vardı, şehir yerine köyde yaşamayı tercih ettiler, bunun için bir arsa alıp  evi yaptılar.

Evin ön ve arka  olmak üzere iki bahçesi vardı.
Evin sağlık sorunları yaşayan  babası ön bahçeye birbirinden güzel çiçekler dikti.


Ön bahçeye çıkılınca, hanım eli ve akşam sefalarının kokularına gül ağacındaki güllerin kokusu karışırdı.
Bu çiçekler arasında kocaman bir masa vardı.

Yaz aylarında sabah kahvaltıları, öğlen ve akşam yemekleri bu masada çiçekler arasında yenirdi.

O sofrada mutlaka fazladan bir tabak olurdu; yoldan gelen geçen komşular  illâ ki yemeğe davet edilirdi.

Evin arka bahçesinin orta yerinde bir minik havuz; havuzun içinde  ördekler vardı. Evin sağlık sorunları yaşayan babası, buraya da bir sürü ağaç dikmişti. Elma, erik  ve dut ağaçları çok fazlaydı.


Bu ev insanların mutlu yaşamasına neden oldu. Evin iki kızı ve küçük oğlu burada büyüdüler.

Aradan yıllar geçti, önce kızlar evlendiler; ardından  evin küçük oğlu evlendi.

Hepsinin ikişer çocuğu oldu. Sağlık sorunları yaşayan adam ve karısı bu evde anneanne, babaanne ve dede  oldular.


Torunlar başka şehirlerde yaşasalar da, yaz aylarını bu evde geçirdiler. Evin iki bahçesinde oyunlar oynadılar. Meyveleri ağaçların dallarından koparıp yediler. Sabahları sokak kapısının girişinde, kafeslerin içindeki  kanarya ve saka kuşlarının sesleriyle güne başladılar.

Onlar da mutlu oldular. Bu küçük ev herkesin huzur dolu yuvasıydı.

***
Önce sağlık sorunları yaşayan adamın karısı öldü. Bu ölüme kimse inanamadı, çünkü adam yıllardır peşini bırakmayan kalp hastalığı nedeniyle hep erken öleceğini düşünürdü ama giden kadın oldu.

Kadının gidişiyle ev yetim kaldı. Adam, kendine de hayata da küstü, çocuklarından hiç birinin yanına yerleşmek istemedi ve o evde altı sene daha yaşadı, bir mart ayında sevdiği kadının yanına gitti.


Adamın ölümünden sonra, çocuklar ve torunlar evdeki eşyaları topladılar.

Torunlar eşyalar toplanırken, çatı katında bir ut buldular.
Udu çalanın anneanneleri olduğunu o zaman öğrendiler.
Torunlardan biri, tahta bir kutunun içinde eski eşyaların arasına sıkışmış fotoğraflar buldu; fotoğraflar eskiydi ama birbirinden güzeldi.

Fotoğraflar arasında evin inşaatı sırasında çekilen hali vardı.  Bu fotoğrafı gören torun, o fotoğraf kutusunu kimseye söylemeden aldı.

Udu da almak istedi ama ut o kadar eskiydi ki, alsa da bir işe yaramayacaktı, udu  bırakmak zorunda kaldı.

Aradan on yıl geçti. Büyük Marmara depremi oldu, evin olduğu yerlerin coğrafyası değişti ama o ev tüm eskiliğine rağmen yıkılmadı.

Zaten; sağlık sorunları yaşayan adam, evin inşaatı sırasında çocuklarına evin zeminin çok sağlam olduğunu  o zamanlar söylemişti.

Deprem nedeniyle ev yola doğru kaymıştı. Bir süre sonra yıkılması gerekiyordu. Bu yüzden satılmak zorunda kaldı. Nedendir bilinmez ev yıllar geçmesine rağmen yıkılmadı.

Bu yaz, altı torun  ve onların çocukları toplanıp evi görmeye gittiler.
Ev evlikten çıkmış, viraneye dönmüştü.

Torunlar arasında ortaya kocaman bir hüzün bulutu çöktü, boğazlar düğümlendi, hepsinin gözlerinde yaşlar birikti.

Bütün torunlar,  gözlerindeki yaşları silerken,  birbirlerine evle ilgili  anılarını anlattı.

Yıllar önce eski fotoğrafları alan torun, evin son halinin fotoğraflarını çekti. Çünkü biliyordu; zaman hızla geçiyor ve her bir fotoğraf karesi aynı hızla anıya dönüşüyordu.
 


Artık her şey geçmişte  kalmıştı.

 Bir zamanlar bu evde beş kişilik bir aile ve onların çocukları, torunları  çok mutlu yaşadılar, belki de ev bu yüzden  yıkılmadı ...

24 yorum:

mavi dedi ki...

içim gitti nasıl da hüzünlendim okurken.. ama çok güzel günler geçirmişsiniz ne güzel... keşke o evi torunlar alsaydı yeniden inşa etselerdi diye dğşündüm..

Asuman Yelen dedi ki...

Ne hüzünlü bir hikâye...Evler de insanlar gibi. Mutlu- hüzünlü bir sürü şeye tanık oluyorlar. Onlarla birlikte yaşlanıp yıpranıyorlar...
Ben senin büyükbaban ve büyükannenin evi olduğunu düşünerek okudum Özlem' cim.
Sevgiler....

Gamze Esra Ersöz dedi ki...

Dedenizin evi sanırım :( Çok duygulanarak okudum.Çocukluğuma gittim, kuzenlerimle babaannemin evinde koşturmamız geldi aklıma.Ne güzel anlatmışsınız.

ekrem dedi ki...

Hüzünlü bir hikaye...Bu yazıyı okurken 5.sınıf Türkçe kitabında bu hafta bir parça okuduk o aklıma geldi.Yarın bunu çocuklara okuyayım ben.

ekrem dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
resimli günlük dedi ki...

Çok etkilendim, yazarken ne kadar yoğun hissettiysen, duyguların ta buralara kadar ulaştı emin ol.

Güngör Ekinci Saglik dedi ki...

Vallahi gözlerim doldu. O evin dili olsa da konuşsa, kimbilir neler anlatır. Cok içli yazmışsınız. Sevgiler.

Adsız dedi ki...

ah ahh içim cız ettiii :(

MAVİANNE dedi ki...

ne kadar güzel yazmışsın
çok etkileyici
her hayat bir hikaye
Allah rahmet eylesin göçüp gidenlere
sevgiler sana

BAYKUŞ GÖZÜYLE... dedi ki...

Bir kitaptan alıntı okudum adeta, ruhuma dokundu, çok etkilendim. Böyle şeylere çok önem veren biri olarak anlattıklarının değerini o kadar iyi anlıyorum ki...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

MAVİ BALON : o olamadı işte Şeniz'cim, evin yola gitmesiyle ilgili bir sıkıntı oldu, bizimkiler de çözemediler ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Asuman Yelen : Benim anneannem ve dedemin evi Asuman Hanım, bütün çocukluğumun geçtiği ev...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...


Gamze'cim anneannem ve dedemin evi, sağol canım :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Ekrem : Teşekkür ederim Ekrem ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Resimli günlük : Çok teşekkür ederim, mutlu bir çocukluktan geriye kalan anılar işte, sevgiler ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Güngör Ekinci : Güngör'cüm bilsem ne çok anı var, bak şimdi kurban bayramı geliyor kaç bayram geçirdik hep beraber o evde biz bilsen, sevgiler canım...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

İlknur : Benim de canım hele bir de evi yıllar sonra görünce ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mavianne : Sağol Maviannem sevgiler benden ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Baykuş Gözüyle : sağol canım Natali'cim, biliyorum, çok sevgiler ...

Yüreğimin İklimi dedi ki...

okurken ağladım diyebilirim. Bende köye gittiğimde yıkılan ninemin evine gittiğimde bu duyguları hissederim.

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Yüreğimin İklimi : Ben de yazdıklarımı okurken ağlamıştım, sevgiler, hepimizin çocukluğunda var böyle evler değil mi bizi mutlu kılan ...
Sevgiler :)

AslıASLI dedi ki...

Evin eski halinin fotoğraflarının duruyor olması ne güzel.
Ne anılar birikti o evde okurken çok duygulandım hatta başa dönüp tekrar okudum.
Ne söyleyeyim bilemiyorum içim gitti inan :(

Mert dedi ki...

Kitap kurdu "Hayat İzlerim"e duyurulur: Ters Düz'ün 2. bölümü bu akşam blogda! Pazartesi biter bitmez salı günü 00.00'da hikaye devam ediyor! (Reklam oldu resmen, ama amaç eksik kalan bilgiyi tamamlamak)

Panpankedi Ayca dedi ki...

Okurken inanılmaz duygulandım. Fotoğraflar,yazı ve bu güzel paylaşım için teşekkürler.

Sevgiler.