Sıradan günlerden birinin akşama dönüştüğü saatlerdi.
Ortalama bir insanın işinden evine dönüp akşam yemeği için sofrasına oturduğu saatler.
Bu saatlerin birinde, ailesiyle akşam yemeği yemekte olan bir adamın cep telefonu çaldı. Önce numaraya baktı adam, numara tanıdık değildi.
Cevaplamak için telefonu açtı haliyle.
Telefonun ucundaki adam, söze direkt kendini tanıtarak başladı.
O bir polis memuruydu, ismini hatta sicil numarasını verdi.
Ardından “ Sizi, savcı - … - Hanım arayacaktı aradı mı?” diye de bir soru sordu.
Telefonun sahibi adam ise şaşkındı. Soğukkanlılığını korumaya çalışarak savcı hanımın aramadığını söyledi.
Telefondaki polis memuru rahat bir ifadeyle savcı hanımın da biraz sonra arayacağını söyleyerek konuya girdi.
Telefon sahibi adamın cep telefon numarası bir başkası tarafından kopyalanmıştı.
Şu anda telefon bu kişi tarafından da kullanılıyordu ve fatura büyük bir olasılıkla telefonun sahibi olan adama gelecekti.
Üstelik telefonu kopyalayan adam polis tarafından aranıyordu, bu nedenle telefon dinleniyordu, “ yakalanması için sizin yardımınıza ihtiyacımız var “ diyordu telefondaki polis.
Telefonun sahibi adam, soğukkanlı davranmaya devam ederek, ne yapabileceğini sordu.
Polis memuru çalıştığı karakolun adını verdi, adamı karakola çağırdı.
Telefon sahibi adam evden çıktı, karakola gitti.
Yolda, sözde polis, adamı bir kere daha aradı ve gelirken mutlaka “500 “ kontör alıp gelmesini söyledi. Polisin ifadesine göre kontör şifrelerini alacaklar ve böylece telefonu kopyalayan diğer adamı yakalayacaklardı!!!!
Adam “kontör” sözünü duyar duyamaz, bir şeyler döndüğünü anladı. Telefondaki adama kontörleri aldığını ve karakola gelmekte olduğunu söyledi. Telefonun ucundaki sözde polis, hemen kontörleri yüklemesi gerektiğini bu nedenle şifreyi kendilerine vermelerini söylemekte ısrar etmeye başladı. Gerekçesi “ şebeke çökertmekti”.
Telefon sahibi adam ise, “ Çöken şebeke bir daha kurulur bekleyin beni ben karakola geliyorum dedi”.
Sözde polis, sen nasıl bize güvenmezsin diyerek telefonun ucunda söylenmeye başladı.
Adam gerçekten söz edilen karakola gitti.
Yanılmamıştı, ne o isimde bir polis vardı ne de aranan birileri.
Adam, kontör avcılarıyla tanışmıştı sadece.
Televizyon ve gazete haberlerine konu olan, insanları mağdur eden kontör avcıları O’na da rastlamıştı.
En acı olanı da, karakola şikayet için gittiğinde polisin; “ Kontör transferi gerçekleşmediği için bu durum suç sayılmaz, bu nedenle kanuni işlem yapamayız” şeklindeki ifadesiydi. Demek ki kontör avcıları başkalarını avlamaya devam edeceklerdi.
Adam evine döndü, hayatına devam etti.
Adamın olup bitenleri şaşkınlıkla izleyen eşi ise; “ sözde polis” ile eşinin yaptığı konuşmalarda şu diyaloğa takılı kaldı:
SÖZDE POLİS : “ Beyefendi, siz neden polise güvenmiyorsunuz? Ayıp olmuyor mu? “
TELEFON SAHİBİ ADAM : “ Kardeşim, ben polise güveniyorum ama insanlara güvenmiyorum.”
Yaşananlara tanıklık eden bu satırların yazarı, kendi kendine şu soruyu sordu, hâla da soruyor ; İnsanların birbirine güveninin kalmadığı bir toplum daha ne kadar ayakta durur?
Cavabını bilen var mı?
Fotoğraf : www.deviantart.com
Ortalama bir insanın işinden evine dönüp akşam yemeği için sofrasına oturduğu saatler.
Bu saatlerin birinde, ailesiyle akşam yemeği yemekte olan bir adamın cep telefonu çaldı. Önce numaraya baktı adam, numara tanıdık değildi.
Cevaplamak için telefonu açtı haliyle.
Telefonun ucundaki adam, söze direkt kendini tanıtarak başladı.
O bir polis memuruydu, ismini hatta sicil numarasını verdi.
Ardından “ Sizi, savcı - … - Hanım arayacaktı aradı mı?” diye de bir soru sordu.
Telefonun sahibi adam ise şaşkındı. Soğukkanlılığını korumaya çalışarak savcı hanımın aramadığını söyledi.
Telefondaki polis memuru rahat bir ifadeyle savcı hanımın da biraz sonra arayacağını söyleyerek konuya girdi.
Telefon sahibi adamın cep telefon numarası bir başkası tarafından kopyalanmıştı.
Şu anda telefon bu kişi tarafından da kullanılıyordu ve fatura büyük bir olasılıkla telefonun sahibi olan adama gelecekti.
Üstelik telefonu kopyalayan adam polis tarafından aranıyordu, bu nedenle telefon dinleniyordu, “ yakalanması için sizin yardımınıza ihtiyacımız var “ diyordu telefondaki polis.
Telefonun sahibi adam, soğukkanlı davranmaya devam ederek, ne yapabileceğini sordu.
Polis memuru çalıştığı karakolun adını verdi, adamı karakola çağırdı.
Telefon sahibi adam evden çıktı, karakola gitti.
Yolda, sözde polis, adamı bir kere daha aradı ve gelirken mutlaka “500 “ kontör alıp gelmesini söyledi. Polisin ifadesine göre kontör şifrelerini alacaklar ve böylece telefonu kopyalayan diğer adamı yakalayacaklardı!!!!
Adam “kontör” sözünü duyar duyamaz, bir şeyler döndüğünü anladı. Telefondaki adama kontörleri aldığını ve karakola gelmekte olduğunu söyledi. Telefonun ucundaki sözde polis, hemen kontörleri yüklemesi gerektiğini bu nedenle şifreyi kendilerine vermelerini söylemekte ısrar etmeye başladı. Gerekçesi “ şebeke çökertmekti”.
Telefon sahibi adam ise, “ Çöken şebeke bir daha kurulur bekleyin beni ben karakola geliyorum dedi”.
Sözde polis, sen nasıl bize güvenmezsin diyerek telefonun ucunda söylenmeye başladı.
Adam gerçekten söz edilen karakola gitti.
Yanılmamıştı, ne o isimde bir polis vardı ne de aranan birileri.
Adam, kontör avcılarıyla tanışmıştı sadece.
Televizyon ve gazete haberlerine konu olan, insanları mağdur eden kontör avcıları O’na da rastlamıştı.
En acı olanı da, karakola şikayet için gittiğinde polisin; “ Kontör transferi gerçekleşmediği için bu durum suç sayılmaz, bu nedenle kanuni işlem yapamayız” şeklindeki ifadesiydi. Demek ki kontör avcıları başkalarını avlamaya devam edeceklerdi.
Adam evine döndü, hayatına devam etti.
Adamın olup bitenleri şaşkınlıkla izleyen eşi ise; “ sözde polis” ile eşinin yaptığı konuşmalarda şu diyaloğa takılı kaldı:
SÖZDE POLİS : “ Beyefendi, siz neden polise güvenmiyorsunuz? Ayıp olmuyor mu? “
TELEFON SAHİBİ ADAM : “ Kardeşim, ben polise güveniyorum ama insanlara güvenmiyorum.”
Yaşananlara tanıklık eden bu satırların yazarı, kendi kendine şu soruyu sordu, hâla da soruyor ; İnsanların birbirine güveninin kalmadığı bir toplum daha ne kadar ayakta durur?
Cavabını bilen var mı?
Fotoğraf : www.deviantart.com
7 yorum:
cevabı bilmiyorum Özlemcim ama bizim çok dayanamayacağımızı biliyorum. bu yeni dolandırıcılık modası sanırım. daha bir kaç gün önce annemde bu konuşmanın benzerini yapıp panik olmuştu. her geçen gün yeni yöntemlerle ortaya çıkıyorlar. bu akılları daha hayırlı işlerde kullansalar keşke..
Ya gidilen karakoldaki polis memuru, bir de telefon gelen vatandasa...
demek sen polise guvenmiyorsun ha?
deseydi...
@Nily'ciğim, dayanamayacağız ama kırılma noktası çok kötü olacak bence, kayıp fazla olacak.
Sevgilerimle...
@Turquaz Deniz; Neşe'ciğim diyebilirdi de Türkiye burası.
Zaten ben " suç işlenmemiş sayılır" kısmına takmış durumdayım. Savcılığa falan dilekçe vermeyi düşünüyorum. Gittiği yere kadar...
Sustuğumuz için oluyor bunlar.
Sevgilerimle...
öyle zor bir soru ki bu ne desem bilmiyorum kime güveneceğimi bilemediğim gibi...
Çok zor zaten.
Ben inancımı kaybettim artık.
İnsanlar çıldırdılar. Ve o çıldırmış akıllarını ne yazık ki sadece birlerini soymak, dolandırmak için kullanıyorlar...
Bu da ne kadar aşağılkça ve acı verici değil mi Kedi'ciğim?
Herkes kendiin çok akıllı karşılarındakini aptal sanıyor.
Yorum Gönder