30 Temmuz 2013 Salı

YÜZYILLIK YALNIZLIK VE YİRMİBEŞ YIL ÖNCESİNDEN BİR AŞK HİKAYESİ ...



Üniversitedeyim. Ailemden ayrı ilk yıllarım. Özgür müyüm değil miyim bilmiyorum. İstanbul'u ve ailemi çok özlüyorum. Öte yandan yeni arkadaşlar ediniyorum kendime. Sadece İstanbul'dan değil, yurdun dört bir yanından gelen arkadaşlarım var. Yeni insanlar tanımak hoşuma gidiyor.

Okuma tutkum o zamanlar da devam ediyor. Şehrin kütüphanesine üye oluyorum. Ah ne zevklidir kütüphaneye üye olmak. Bir sürü kitabın arasında kaybolmak. Kütüphaneleri, kitapları  belli bir süre sonra iade etmemiz gerektiğinden çok seviyorum, okuma zorunluluğu doğuyor böylece.

Derken bir gün beklenmedik bir şey oluyor.
Aşık oluyorum !!!
Onu ilk gördüğümde elinde kalın, kocaman bir kitap var.
Çaktırmadan kitabın adına  bakıyorum, "aman allahım elleri ne kadar güzel diyorum" -  bir erkeğin ilk önce ellerine bakarım nedenini bilmiyorum -

Okuduğu kocaman romanın adı Devlet Ana. Kemal Tahir okuyor  ve ben bu yazarı henüz hiç tanımıyorum.

Neyse tanışıyoruz, tam bir kitap kurdu karşımdaki,  e benim gibi kitap delisi birinin  de elma kurduna aşık olacak hali yok ama.
Daha on sekiz yaşımdayım. Bu güzel elli, kitap kurduyla ciddi bir aşk yaşıyoruz.
En iyi arkadaşım oluyor her şeyden önce ve okuma konusunda ciddi ciddi açıyor ufkumu.

Türk Edebiyatı'nın üç Kemal'i ile tanışıyorum sayesinde; İnce Memed, Esir Şehrin İnsanları, Gurbet Kuşları teker teker okunuyor. Sonra dünya klasiklerine geçiyorum. Yine onun sayesinde Rus Edebiyatı ile tanışıyorum.

Derken bana kitap hediye etmeleri başlıyor. Bir gün elinde Beyaz Geceler ile geliyor. Dostoyevski ile tanışıyorum. Yazarı sevdiğimi görünce Suç ve Ceza'yı getiriyor bana. Raskolkinov'la aramızda sadece onun ve benim bildiğimiz güçlü bir bağ oluşuyor. Hem seviyor hem kızıyorum Raskolkinov'a...

Bu kadar kitap bolluğu yok o zamanlar. Şehrin içinde bildiğim bir ya da iki kitapçı var. Kitapların bazısı kendi kitapları, bazılarını satın alıyor. Kendi kitaplarını da bana hediye ediyor. Sende kalsın, senin olsun, ben okudum nasılsa diyor, seviniyorum.

-Bizim kızlar- dediğim okul arkadaşlarımla paylaştığımız  öğrenci evimiz mini bir kütüphaneye dönüşüyor. Kocaman koliler buluyorum; iç içe geçirip ters çeviriyor üzerlerine örtü örtüyorum; ters çevrilen koliler minik sehpa gibi bir şey oluyor  kitaplarımı üzerine koyuyorum.

Ve bir gün bir kitap daha hediye ediyor bana. " Bak diyor bu yazar müthiş, yazarın - Bir Kayıp Denizci-  ve  -Kırmızı Pazartesi -  diye başka kitapları da var ama, önce bunu okumalısın."

 Yazarın adına bakıyorum; adı çok uzun geliyor Gabriel Garcia Marquez .

Kitap " Yüz Yıllık Yalnızlık". O verdi ya; hediye etti, önerdi ya; hemen başlıyorum okumaya.
Çok beğeniyorum. Bana:  " Eminim yıllar sonra bu kitabı tekrar okuyacaksın " diyor. Hayır diyorum inatla; okunacak onca kitap varken ben asla bir kitabı iki kere okumam !!!!!

Günler böyle geçip gidiyor ve biz bir gün ayrılıyoruz !!!!
Bir sağlık sorunu yaşamaya başlıyor ve  bu sorun nedeniyle hep erken öleceğini düşünüyor. Ben hep yanında olmak istiyorum; o kendi kabuğuna çekilmeyi tercih ediyor.
Sancılı; çok ama çok sancılı  bir süreç geçiriyoruz; pes ediyorum, çıkıyorum hayatından ...

Benim için Sertap Erener'in radyolarda ve müzik kanallarında dönen  o son şarkısı gibi günler başlıyor . " Umrumda değil, iyi ki bitti, omuzlarımdan koca bir yük gitti ... " şeklinde geziyorum ve gerçekten şarkıdaki gibi saçlarımı kısacık kestiriyorum, rengini açtırıyorum. Açık renk saçla tanışmam o zamanlara rastlar ve ben halen ne zaman mutsuz olsam ya saçlarımı kestiririm ya da rengini açtırırım. Yeni bir işe başlıyorum sırf oyalanmak için. Bu şirkette on yıl çalışacağımı o zamanlar bilmiyorum.

Onu hızla unutmam gerektiğini düşünüyorum. Fakat evdeki kitapları gördükçe bu mümkün olmuyor; olamıyor. Ne zaman kitaplara baksam ağlamaya başlıyorum.
 " Güçlü ol kızım diyorum kendi kendime artık yirmi bir yaşındasın, çocuk musun sen? "

Güçlü olmanın bir yolunu buluyorum sonunda !!!

 Bana hediye ettiği kitapları onu hatırlatmasınlar diye arkadaşlarıma dağıtıyorum !! Yüz Yıllık Yalnızlık da o kitaplar arasında evden gidiyor.

Yıllar sonra doksanlı yılların başlarında yeniden aşık oluyorum. Bu seferki çok başka. Aklım karışıyor, yahu diyorum o yaşadığım aşksa bu ne? Bu aşksa o neydi? Yeni aşkım, beni ben yapıyor. Hayatımın eksik kalan pazıllarını tamamlıyor ve ben onunla yeni bir hayata adım atmaya karar veriyorum.

Tam bu sıralarda onunla yolda karşılaşıyoruz. Göz çevresindeki kaz ayaklarının belirginliği dikkatimi çekiyor. Bir de saçlarındaki beyazlar.
Hastalığından söz ediyor, tedaviye devam ettiğini anlatıyor. Bunun için ayda bir kez İstanbul'a gitmesi gerekiyormuş. Ayak üstü sohbet sonrası ayrılıyor ve yollarımıza devam ediyoruz. Hüzünlü, kırık, yürek burkan bir karşılaşma oluyor ve ben onu son kez gördüğümü  de henüz bilmiyorum.

Bu karşılaşmadan üç ay sonra ortak arkadaşlarımızın birinden bir telefon alıyorum. Tedavi için İstanbul'a giderken trafik kazası geçirmiş. Otomobili takla atmış, olay yerinde ölmüş. Öylece kalakalıyorum telefonun diğer ucunda.

****

İki gün önce, sürekli alış veriş yaptığım sahaf amcanın kitap standında  Yüz Yıllık Yalnızlığın 47. basımını buldum. Aklıma arkadaşlarıma verdiğim  kitaplar geldi. Keşke dedim dağıtmasaydım o kitapları, bencilliğime yenilerek anılarıma saygısızlık yapmışım aslında.

Düşünmeden Yüz Yıllık Yalnızlığı satın aldım ve o yıllar sonra haklı çıktı, Yüz Yıllık Yalnızlığı tekrar okuyacağım, bu sefer on sekiz ya da yirmi bir değil; kırkbeş yaşımın gözleriyle ...
 

26 yorum:

www.macerakitabim.com dedi ki...

Kitabın kendi gibi, sana bıraktığı anılar da çok kıymetli ve özelmiş Özlem... Bu kitap benim içinde aşkın başka bir adıdır.
Paylaştığın için teşekkürler...
Diğer güzel kahraman nurlar içinde yatsın...
Sevgilerimle

Defne Soysal dedi ki...

Offfffffff çekesim geldi. KEŞKE KAYBETMEMİŞ OLSAYDIN. O KADAR ETKİLİ ANLATMIŞSIN Kİ. ÇOK ETKİLEDİ BENİ.OFFFFFFFFF

mavi dedi ki...

İçim acıdı.. :(((

Başak dedi ki...

Çok duygusal bir yazı... Beni de kendi anılarıma götürdü :(

BAYKUŞ GÖZÜYLE... dedi ki...

Çok etkileyici bir anı...
Hüzünlenmedim desem yalan olur ama sen o kadar güzel anlatmışsın ki sanki bir romanın sayfalarında hissettim kendimi...
Sevdiğim bir kitaptır, okuyalı çok oldu ama:(

Asuman Yelen dedi ki...

Çok büyük bir tesadüftür ki, Yüz Yıllık Yalnızlık bana da şimdilerde izini kaybettiğim, çok özel biri tarafından verilen ilk hediye' dir. O sıralar oyle mutlu ve kişiye o kadar yoğundum ki o isimlere, o soyağacına asla odaklanamadığım için
bir süre okuyamadığımdan bir kenarda bırakmıştım:)
Hayat böyle. İyiler, kötüler, ne yaşanacaksa yaşanıyor. Ne bir fazla ne bir eksik. Herşey biz insanlar için...

tosbagalar dedi ki...

Çok acı bir anı keşke kitapları kalsaydı...

Gamze Esra Ersöz dedi ki...

Çok etkilendim yazınızdan :(
Yüzyıllık Yalnızlık bana da çok önerildi, en kısa zamanda okumak istiyorum.

MAVİANNE dedi ki...

çok etkilendim bu aşk dolu duygulu anından,
hayat insanın karşısına neler çıkarıyor,
harika anlatmışsın
yüz yıllık yalnızlığı tekrar okumak onun da anılmasını sağlayacak belki de
Allah rahmet eylesin
seni ne kadar çok sveiyormuş ki sağlık sorunları ile seni üzmek istememiş
böyle aşklar da var
günümüzde bulunmasa da
sevgiler

AslıASLI dedi ki...

Çok severek elime aldığım bir kitabı okur gibi okudum yazını. Çok duygulandım ve her yazdığın satır gözlerimin önüne geldi.
Aşk böyle bir şey işte, çok acıtıyor.
Keşke diyor insan sonu böyle olmasaydı ama elden gelen bir şey yok.
Ama gerçekten seni çok seviyormuş, hatta kendinden fazla.
Yüzyıllık Yalnızlık okudum hatta üç kez okudum. Her okuyuşumda ayrı tatlar alarak hemde.

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

Bir kitap
Derin yaralar anılar
Ve ebedi sevgi bağı

En değerli yaşam dostumuz onlar

Mine Tozanlıoğlu dedi ki...

ah bu üniversite aşkları... ne güzel başlamış oysa ...

Yüzyıllık Yalnızlığı tekrar okuyasım var nedense benim de 3. kez olacak :) bu aralar elimdeki kitabın önsözünde bahsedilmiş tekniği için tekrar okumak istiyorum : )

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Özlem : Canım sağol sanırım bu kitabın hepimizde izleri var, sevgiler ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Defne Soysal : Hayat işte Defne'cim, yaşıyoruz izi kalıyor ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mavi Balon : Şeniz'im benim de ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Başak : Sağol Başak'cım ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Baykuş gözüyle : Sağol Natali'cim...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Asuman Yelen : Hayat böyle işte, yaşıyoruz geriye anılar kalıyor değil mi?

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Tosboğalar : Keşke, o an için şahane bir çözümdü ama şimdi keşkelerimden biri oldu işte...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Gamze : Oku Gamze'cim güzel kitaptır Yüzyıllık Yalnızlık okunması gerekenlerden...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mavianne : Maviannem hayat işte yaşıyoruz anılar kalıyor geriye...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mavianne : Maviannem hayat işte yaşıyoruz anılar kalıyor geriye...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Aslı : Canım sağol...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Bir Dut Masalı : Hem de en değerli dostumuz sevgili Nunu...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mine Tozanoğlu : Değil mi? Yüzyıllık yalnızlık gerçekten değerli bir kitap, sevgiler :)

Ateş Böceği dedi ki...

Bu yazıyı şuanki ruh halimle okumasaydım iyiydi.Yüzyıllık Yanlızlık müthiş kitaptır ancak senin hikayen daha etkileyici..