Bugün mayıstan kopartılıp kasıma yapıştırılmış bir hava vardı; pastırma yazı da tarihleri şaşırmış olmalı .
Bu güzel havanın keyfini çıkartmalıydım; bu yüzden hane halkını işe ve okula gönderir göndermez önce güzel ve uzun bir yürüyüş yaptım. Bu arada evde oturmaya bir alıştım ki sormayın. Bundan sonra kalan ömrümü okuyarak, gezerek ve örgü örerek yaşamak istiyorum.
Ondokuz yaşımdan beri çalışınca önce biraz boşluğa düşsem de keyfim iyi şimdilerde.
Neyse konumuz bu değil tembelliğim ayrı bir yazı konusu olsun.
Yürüyüşten sonra eve dönüp biraz kitap okudum.
Bu ara misinalı şişle örgü örmeye kafamı taktığım için şehrin en büyük yün mağazasına gitmeye karar verdiğim sırada telefonum çaldı .
Arayan uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımdı.
Hadi bana kahveye gel dedi.
Ben misina şişle kafayı bozduğum için;- biliyorum zor gelecek beceremeyeceğim ama olsun- önce mırın kırın ettim ama bak dil çorbası da yaptım sen seversin deyince dayanamadım çünkü gerçekten iyi pişirilmiş dil çorbasına bayılırım.
Anneanem çok güzel dil çorbası yapardı.
Biz aslında ailecek sakadat sever bir aileydik.
Dedem bilumum paça, işkembe, dil vb. şeylerin çorbasına bayılırdı; anneanmem de bunları hakkını vererek hazırlardı .
Dili haşlamak zordur; e o zaman düdüklü tencere de yok, zavallı kadın saatlerce mutfakta tencerede kaynatırdı. Küçük bir mutfağı vardı ve bilumum zahmetli yemekleri hiç üşenmeden bu mutfakta yapardı. Belki de ona göre zahmetli değildi hiçbir yemek çünkü bizim ailenin kadınlarının misyonudur yedirip içirmek.
Evine gittiğim arkadaşım anneannemi de tanıdığı için dil çorbası sayesinde onu da anmış olduk. Eskileri konuşmak eski dostlarla güzel, eve geri dönerken bunu düşündüm; para pul hepsi boş insan birikecek, dost birikecek hayatlarımızda ... dost gerisi hikaye ...
****
Blog not : Bu arada hatırı sayılır bir yolu yürüyerek geldim eve.
Aldığım kalorileri yakmam lazım.
İnsülin direncimi yeneceğim ya dikkatli olmam lazım .
Sanırım açlık kan şekeri 80 civarında olup insülin direnci yüksek çıkan insan türü benim,
böyle konularda kendi türümün son örneği olduğum da doğrudur.
Telefonum tebrik etti beni eksik olmasın, 10.200 adım atmışım, günüm de güzel geçmiş e daha ne isterim ?
Bu güzel havanın keyfini çıkartmalıydım; bu yüzden hane halkını işe ve okula gönderir göndermez önce güzel ve uzun bir yürüyüş yaptım. Bu arada evde oturmaya bir alıştım ki sormayın. Bundan sonra kalan ömrümü okuyarak, gezerek ve örgü örerek yaşamak istiyorum.
Ondokuz yaşımdan beri çalışınca önce biraz boşluğa düşsem de keyfim iyi şimdilerde.
Neyse konumuz bu değil tembelliğim ayrı bir yazı konusu olsun.
Yürüyüşten sonra eve dönüp biraz kitap okudum.
Bu ara misinalı şişle örgü örmeye kafamı taktığım için şehrin en büyük yün mağazasına gitmeye karar verdiğim sırada telefonum çaldı .
Arayan uzun süredir görüşmediğim bir arkadaşımdı.
Hadi bana kahveye gel dedi.
Ben misina şişle kafayı bozduğum için;- biliyorum zor gelecek beceremeyeceğim ama olsun- önce mırın kırın ettim ama bak dil çorbası da yaptım sen seversin deyince dayanamadım çünkü gerçekten iyi pişirilmiş dil çorbasına bayılırım.
Anneanem çok güzel dil çorbası yapardı.
Biz aslında ailecek sakadat sever bir aileydik.
Dedem bilumum paça, işkembe, dil vb. şeylerin çorbasına bayılırdı; anneanmem de bunları hakkını vererek hazırlardı .
Dili haşlamak zordur; e o zaman düdüklü tencere de yok, zavallı kadın saatlerce mutfakta tencerede kaynatırdı. Küçük bir mutfağı vardı ve bilumum zahmetli yemekleri hiç üşenmeden bu mutfakta yapardı. Belki de ona göre zahmetli değildi hiçbir yemek çünkü bizim ailenin kadınlarının misyonudur yedirip içirmek.
Evine gittiğim arkadaşım anneannemi de tanıdığı için dil çorbası sayesinde onu da anmış olduk. Eskileri konuşmak eski dostlarla güzel, eve geri dönerken bunu düşündüm; para pul hepsi boş insan birikecek, dost birikecek hayatlarımızda ... dost gerisi hikaye ...
****
Blog not : Bu arada hatırı sayılır bir yolu yürüyerek geldim eve.
Aldığım kalorileri yakmam lazım.
İnsülin direncimi yeneceğim ya dikkatli olmam lazım .
Sanırım açlık kan şekeri 80 civarında olup insülin direnci yüksek çıkan insan türü benim,
böyle konularda kendi türümün son örneği olduğum da doğrudur.
Telefonum tebrik etti beni eksik olmasın, 10.200 adım atmışım, günüm de güzel geçmiş e daha ne isterim ?
6 yorum:
Kendime pek zaman ayıramıyorum. Ama bazen öyle bir fırsatı değerlendirmek nasıl da güzeldir. Dil pişiririm ama dil çorbası yapmadım. Denemek lazım.
Dost biriktirmek deyişine yürekten katılıyorum sevgili öğretmenim. İyi dostlara nasıl da ihtiyacımız var.
Sevgiyle...
Çok ihtiyacimiz var gerçekten de sevgili öğretmenim. Dostlarımız eksik olmasın hayatlarımızdan.
Sevgiyle kalın .❤❤
Özlemmmmm, bloğun senin olduğunu unutmuşum ya ben ayyyy ;-)))) Oh mis dil çorbası, işkembe, kelle-paça hepsi hepsi, afiyet olsun...
Ne ördüğünü hemen göster merak ettim bak ;-))
Kocaman öpüyorum...
Sana özelden mesaj atarım daha almadım şu an bir arkdasıma çanta örüyorum. Öpüyorum kocaman
😘😘😘😘😘
iyi ki güzel dostlar var :)
her gün on bin adım atabilsem bende :)
Bebek büyüsün atarsın bence .
Sevgiler kocaman. ❤❤❤
Yorum Gönder