9 Eylül 2013 Pazartesi

YAZ SONUNDA NOSTALJİ ...

Kaş tatilinden döndükten iki üç gün  sonra telefonum çaldı. Arayan kuzenimdi.
" 27 Ağustos - 3 eylül arası iznim var; hadi bu sefer de siz buralara  gelin " diyordu. Ben tatil havasından kurtulamadığım için; oğlum da zaten sürekli gezme havasında olduğu için; bu teklifin üzerine ana oğul kum balığı gibi atladık.

Zaten henüz valizimizi boşaltmadığımız için hazırlanmamız çok da zor olmadı ve böylece sekiz günlük İstanbul - Şile - İzmit - Değirmendere gezimiz başladı.

İstanbul'a iner inmez Antalya'yı aratmayan bir sıcak ile karşılaştık, ama akşamları serinliyor hava; İstanbul' un havasının hakkını teslim etmek  lazım.

Oğlumla kendimizi hemen Kadıköy'e ve Moda'ya attık. Moda'da Elif Pastanesi'ne uğradık. Çocukluğumun pastanesidir Elif;  rahmetli Cevdet Amca'nın pastanesidir.  Elif Cevdet Amca'nın torunuydu aynı yaşlardaydık. Şimdi kim bilir nerelerdedir?
 

Moda'da okulumun önünden geçtik oğlumla, Kadıköy Kız Lisesi, yıllardır Kadıköy Lisesi. Kız lisesinin o farklı havası şimdilerde okulda var mıdır ?Hiç sanmıyorum !!!
 
Sonra Moda'daki evimize,  sokağımıza uğradık.



Oğlum apartmanın adını görünce şaşırdı. Anne bu apartman niye senin adını taşıyor  diye sordu; ben de tamamen tesadüf olan, apartmana isim koyma hikayesini anlattım.



Kadıköy' e inince Alkım'a uğramamak olmazdı, biz de Alkım Kitabevi'ni ihmal etmedik. Ben durur muyum? Bir sürü kitap aldım yine.
Peri Gazozu'nu yeni bitirmiştim. Bu tatilde bana Ayfer Tunç'un kitabı eşlik etti. Müthiş bir kalemi var Ayfer Tunç'un. Birbiri ile ilişkili öykülerin her biri roman tadında.
Uzaktan Haydar Paşa ile vedalaştık. İkimizin de bakışlarında özlem vardı.
 



Ertesi gün Soluğu Şile'de aldık. Karadeniz havasına ucundan kenarından bulaşmak güzeldi. 
Hava o kadar serindi ki; Şile'ye ağustos bitmeden çoktan ekim gelmişti.

Kuzenim bu gidişimde Şile'nin köylerine götürdü beni. Orada yürüyüşler yaptık birlikte. Oksijen sarhoşu olduk.




Karadeniz'in yeşiline ve serin havasına ucundan da olsa dokunmak güzeldi.
 

Saklı Göl' gittik. Her ne kadar köylülerin yaz sonunda tarlalarını sulamalarından dolayı gölün suları azalsa da gördüğümüz manzara muhteşemdi bana göre.



Şile tuhaf bir yer. İnsan orada aynı anda hem dinlenebiliyor hem de hüzünlenebiliyor. Sürekli dalgalı olan, kavgacı bir insan görünümündeki denize baktıkça aklıma Struma geldi, belki de o hüznü kendim yarattım kim bilir ?



Ve Değirmendere !!!
Depremden yıllar sonra, kendini biraz toparlasa da, depremin buruk izleri bu güzel beldede halen duruyordu. Çocukluğumun geçtiği yerlere yeniden gitmek, eski tanıdıkları yeniden görmek, onların sıcak ilgisi bana pek iyi geldi.

Son gün iskeleye indik. Biraz fotoğraf çektim. İskelenin hemen yanında depremde denizin içine olduğu gibi çöken otel geldi aklıma; kaybolup giden, denizden çıkamayan insanların bu denizin dibinde olduğuna inanmak halen çok zor. O insanlardan birinin hikayesini dinledim kuzenimden; daha sonraki yazılarımdan birinin konusu olsun o da ...
 
Her güzel şey gibi tatilimiz de bitti ve biz cebimizde bir sürü anıyla yaşadığımız şehre döndük.

Ne tuhaf, bu tatil sonrası 30 yıldır yaşadığım Antalya'ya  yabancı hissettim kendimi.

 İstanbul'un içinde Antalya'nın dışındayım şimdilerde, adım gibiyim; özlem dolu ...

21 yorum:

*mehtap dedi ki...

güzel bir tur olmuş.

Adsız dedi ki...

Ohh süper :)
Akmara da gidilmiş :)

Asuman Yelen dedi ki...

Bu yazı güzel değerlendirdin Özlem' cim. Ne güzel.
Moda' da bir yıl ben de oturdum. İstanbul' un en yasanası yerlerinden biri. Orada çocukluk yaşamak güzel olmalı:)

Kitapçı Kedisi dedi ki...

Gezmiş kadar oldum. Ayrıca Ayfer Tunç'un yeri bende de başkadır!

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Güzel bir gezi olmuş. Sevgiler.

hüznün tadı dedi ki...

Kendi Kadıköy turlarımı hatırladım. Deniz Yıldızı kafeyede gitseydin keşke.

Oglak Kizlari dedi ki...

Ooo hanımefendi, bu sene Leylek tamamen havada.

Kıskanç ama gözü olmayan anne

Mert dedi ki...

Çok güzel yerler... (Bu arada TDüz'e gelmişsiniz, bugün 00'da başlıyor!)

Gamze Esra Ersöz dedi ki...

Aaaa İstanbul' a mı geldiniz?Doya doya çıkarsaydınız İstanbul'un tadını hatta haber verseydiniz seve seve size eşlik ederdim :)

MAVİANNE dedi ki...

değirmendere deyince sen, kötü oldum,
arkadaşımı kybetmiştim
güzel bir seyahat olmuş farklı yerler farklı bir hava katıyor insana
sevgiler

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mehtap : Kesinlikle Mehtap'cım :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

İlknur : Akmar değil sadece Alkım'a gittim zaman çok azdı ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Asuman Yelen : Moda ayrıcalık bence Asuman Hanım. Bazen tası tarağı toplayıp oralara dönesim geliyor hoş Antalya'yı da seviyorum ama farklı işte :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Kitapçı Kedisi : Ayfer Tunç candır can :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mehmet Bilgehan Merki : Güzeldi iyi geldi bize de :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Hüznün Tadı : Sadece iki saat kalabildim Kadıköy'de İstanbul'da da bir gün bir dahakine inşallah :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

oğlak Kızları : İnanır mısın hiç de leylek görmedim bu sene :))

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mert : Geldim sayfan çok güzel bu arada :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Gamze Ersöz : Gamze'cim çok kısa kaldım asıl gezim Şile ve Değirmendere idi ama İstanbul'u görmeden de olmazdı. bir dahakine mutlaka blogtan arkadaşlarla da buluşmak istiyorum zaten, o zaman karşılaşırız :)

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Mavianne: O Değirmendere'de bilsen ne yakınlar, çocukları gitti Maviannem, tatilin Değirmendere tarafı biraz buruk oldu aslında benim için ..

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Selda'cım ben de bloğunu çok beğendim, takipteyim çok sevgiler canım :)