16 Eylül 2016 Cuma

DURUŞ ...

Bizim kuşaktan her kız çocuğu gibi o zamanlar;  yani yetmişli ve seksenli yıllarda  ben de iki erkeğe aşıktım  .

Hatta büyüyünce  bu iki adamdan biriyle evlenecektim.

Cidden aklıma koymuştum yani.☺

Biri Erol Evgin'di diğeri Tarık Akan  !!!!!

Annemle haftada bir Kadıköy'deki REKS SİNEMASI' na giderdik; Tarık Akan 'lı filmleri izlemeye bayılır, evde de Erol Evgin şarkıları dinler ve kendi kendime  söylerdim.

İyi hatırlıyorum;  bir dönem Tarık Akan ' ı Gülşen Bubikoğlu'ndan; Erol Evgin'i Hisseli Harikalar Kumpanyası'nı izlerken Nevra Serezli 'den kıskanmışlığım bile olmuştu.

E kolay mı?
Evlenmeyi düşündüğüm adamlardı onlar. Ne işi vardı o kadınların bu güzel adamların yanında?

Sonra büyüdüm. Ben büyüdükçe dünya değişti.
  Ya da dünya  hep aynıydı  da farkında değildim.

Bu gördüğüm yeni dünyaya çocuk gözlerimle değil; yetişkin bir genç kadın gözlerimle bakmaya başladım  ve o anda  bu iki güzel adamın yüreklerini de gördüm .

İşte o zaman anladım ki; bir erkek için sadece fiziken  yakışıklı olmak  güzel olmak değildi.
   Bu adamların hayata  karşı duruşu da yakışıklıydı ve aslolan  buydu; hayat karşısındaki duruş  !!!

***
Bu sabah Tarık Akan 'ın gittiğini öğrendim.
  Ailemden biriymiş gibi üzüldüm. 

Biz yavaş yavaş  eksildikçe;  çocukluğumuz  da eksiliyor, gidenlerin ardından yarım kalıyoruz ki bugün, bırak yarım kalmayı  kanatları kırılmış serçe gibi hissediyorum kendimi.

***
Duruşu güzel adam;  gittiğin yerlere ışık ol. 
Işığın bu yalan dünyayı aydınlattığı gibi oraları da aydınlatsın !!!



Posted via Blogaway


Hiç yorum yok: