Antalya’ ya ailecek ilk ziyaretimiz 1975 yılında olmuştu.
Baba tarafından Antalya’ lı olduğumuzdan tatilimizin diğer amacı yıllardır görmediğimiz akrabalarımızı da ziyaret etmekti.
O zamanlar 8 – 9 yaşlarında bir kızdım. Antalya ise küçük bir kasaba görünümündeydi.
Şehre gelir gelmez caddelerdeki süsler, bayraklar dikkatimi çekti, bir kutlama yapılacak gibiydi. Nedenini babama sordum. Ertesi gün Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin başlayacağı cevabını aldım ondan.
Bana bu festivalin her yıl yapıldığını, Antalya’ya özgü olduğunu, festivale bir çok ünlünün katıldığını ve filmlerin yarışıp ödül aldığını bir çocuğun anlayacağı dille anlattı.
Babamı dinledikten sonra festivalin adında neden " portakal " olduğunu sorduğumu hatırlıyorum.
Portakalın Antalya’ya özgü bir meyve olduğunu oturduğumuz bahçedeki portakal ağaçlarını da yıllar önce babaannemin dikmiş olduğunu söylemişti babam.
Aradan yıllar geçti, Antalya’da yaşamaya başladım. Bu sürede Antalya büyüdü gelişti, turizmin başkenti oldu, son birkaç yıldır büyük şehir konumuna geldi.
Yaşadıkça bu şehre hayranlığım daha da arttı.
Bey dağlarının şahane görüntüsü, içinde mavinin her tonunu barındıran Akdeniz’in güzelliği ama en çok bahar aylarında portakal ağaçlarındaki çiçekler ve o çiçeklerin kokusu büyüledi beni.
Babam haklıydı, portakal Antalya’nın sembolüydü.
Geçtiğimiz günlerde yazılı basında bir haber okudum.
1964 yılından beri yapılan Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin adının değiştirilmesi gelmiş gündeme. Festivalin adından “Altın Portakal” çıkarılacakmış. “ Altın Portakal” festivalin ödülü olsun, adı olmasın şeklinde bir öneri gelmiş.
Şaşırdım, sanki kırk yaşımdan sonra birileri çeşitli gerekçelerle benden adımı değiştirmemi istiyormuş gibi hissettim kendimi.
1975 Yılında ilk kez Antalya’da festival gören kız oldum yeniden, üzüldüm, sustum kimseye bir şey söyleyemedim.
8 yorum:
Teyzeciğim, o dönemleri yaşamadım bilmiyorum, yazdıklarından okuyup öğreniyorum ama isim değişikliği festival de olsa hoş olmamalı diye düşünüyorum.
Ay bu da nerden çıktı şimdi, her boya boyandı fıstıki yeşil kaldı. Yıllardır Antalya ile özdeşleşen bu adı ne akla hizmet, kim değiştirecek ki? Anneannemin Zarife olan adını 80 yaşına geldiğinde Tuğçe olarak değiştirmesi gibi birşey bu ya:) Güldüğüme bakma çok kızdım. Üzülme Özlemcim Antalyalı cadılar olarak kazan kaldırırız:)))
Sevgiler...
Bu isim değişikliği ile neyi amaçladıklarını ben pek anlayamadım açıkçası.
Amaç özenti Fulya'cığım, pek çok ülkede yapılan film festivallerine özenti. Festivalin içinden "Altın Portakal" ismini kaldırıp "Antalya Film Festivali "yapacaklarmış, -Cannes Film Festivali -gibi:)), böylece Antalya'nın adı daha çok duyulacakmış, mantık bu yani, yalnız son aldığım duyumlara göre bu düşünceden vazgeçilme aşamasındalarmış.
Ne diyelim hadi hayırlısı...
Diyorum ya Nurşen'ciğim, haberi okuyunca sanki biri benim adımı değiştirmemi istedi gibi hissettim. Tuhaf geldi açıkçası.
Eminim Antalya Halkı da tepki göstermiştir.
ya bazı insanların işi gücü yok sanırım da oturup neyi bozsam diye düşünüyor.
bu arada antalya bizim icin de anlamlı. 5 sene kadar annem orada yaşadı ve sık sık gittim ben de. hatta bir ara yerleşmeyi bile düşünmüştüm. olmadı:( keşke olsaymış diye düşünüyorum.
Festival bir marka olduktan ve ismi de bu markanın en büyük imajı olduğundan ismin değiştirilmesi ya da kısaltılması çok yanlış.
Kesinlikle çok yanlış sevgili Özgürrüya ve yetkililer biz görürken, farkında olurken bunları nasıl fark etmezler ya da görmezden gelirler, hep buna takılıyorum ben de.
Sevgilerimle...
Yorum Gönder