Oğlum olmasa fark etmeyecektim ikisini de ve çabalarını da elbette.
Evimizin balkonunda boş bir saksı seçerek koyuldular işe.
Özellikle dişi olan her gün bitip tükenmeyen bir azimle, yanında kendi cinsinin erkeği ile birlikte, özenle çalı çırpı taşıdılar boş saksının içine. Kısa sürede boş bir saksıyı yuvaya dönüştürmeyi de başardılar.
Bir çift kumruydular onlar.
Oğlumun deyimiyle “anne kumruyla, baba kumru”.
Mutlulardı, çünkü çok yakında çoğalacaklardı.
Çoğalabilmenin coşkusuydu belki de onlara doğa karşısında mücadele gücü veren.
Birkaç gün sonra o boş saksının içinde iki minik yumurta gördüm.
Kuluçkaya yatacaktı bizim dişi kumru, kendine yuva yaptığı, evimizin balkonundaki boş saksı, bu durum için onun sarayıydı belki de.
İnat mıdır, doğası gereği midir bilinmez, 2 ya da 3 hafta kalkmadı kuluçkadan.
Önceleri erkek yiyecek taşıdı ona, gözlerimle şahit oldum da, “aşk böyle bir şey herhalde” dedim. Sevindim üstelik. Kuş da olsa birlikte bir hayat paylaşıyorlardı işte.
Oysa, dişi kumrunun sonrasında yaşadıkları, her kadının başına gelebilecek şeylerdi, terk etti bizim erkek kumru eşini, görünmedi bir daha.
Bu erkek milleti her cinste aynı oluyor galiba.
Anneyi yavrularıyla bıraktı gitti vefasız.
Sanki gagasıyla eşine yiyecek taşıyan O değildi. Diyorum ya gözümle görmesem inanmazdım.
Bir de bunun şarkısı vardı değil mi, eski yıllarda çok popüler olan : “ Baharı bekleyen kumrular gibi.. . .”
Üstelik kumrular eşlerine bağlılıklarıyla bilinen bir kuş cinsidir. Hem de eşleri ölünce başka kuşlarla bile eşleşemeyecek kadar bağlıdırlar eşine.
Eee ne olmuştu peki?
Ne diyeyim, birlikte bir yaşamı paylaşmak, çoluk çocuk, kuş cinsinde bile aşkı öldürebiliyordu demek ki!
Süre dolunca yavrular çıktılar kabuklarından.
Şu dünyada annelik kadar yüce duygu var mıdır? Anne kumru yavrularını kanatlarının altında besledi günlerce.
Yaklaştırmadı da kimseyi yanına, “ Tek başıma yeterim ben onlara ” dercesine. Mağrur ve kendinden emin.
Gagasında yiyecek taşıyarak büyüttü onları sabırla.
Hazırladı hayata.
Birkaç hafta sonra kanatlanmaya başladı yavrular. Uçmaya çalışırken bile anneleri yanlarındaydı. Yalnız bırakmadı onları.
Uçmayı öğrendiler iyiden iyiye. Sonra da uçup gittiler yuvadan.
İşi bitmişti anne kumrunun işte, doğaya salmıştı bile yavrularını.
Kendisi bir süre daha terk edemedi sarayını.
Biraz daha kaldı.
Haklı tabii, önce eşi, şimdi de çocukları gitti birer birer.
En son gün, çiçekleri sulamak için balkona çıktığımda oradaydı.
Gözlerime anlamlı anlamlı baktı.
O’na “ Zor mu annelik? “ diye sordum.
“ Sen benden daha iyi bilirsin” dedi ve ekledi:
“ Sizin işiniz daha zor. Doğada insan yavrusu kadar anneye ihtiyaç duyan canlı yok ki. Farkında değil misin yoksa?” dedi.
Sustum . . . cevap veremedim.
Doğruydu dedikleri.
“Peki eşin neden gitti” dedim.
“
Hayat bu unutma, ” dedi.
“ Nasıl yani hep terk mi edilir dişiler, bu mudur hayat dediğin, bu kadar kolay mı biter aşklar?
Hele bir de sizin aşkınız, kumruların aşkı nasıl bitebilir ?” dedim.
“ Cevabı sen bul ama sakın unutma, aşk özgür bırakmayı bilmektir, herkes özüne döner bir gün, vereceğin cevap kendini yansıtır çoğu kez, üstelik dünya dönerken, aynı kalmayız, değişiriz hepimiz, bir günümüz uymaz diğerine. ” dedi.
Ne de çok şey biliyordu bu kumru!!
Çiçekleri sulamam bitti. Bu arada, O da uçup gitti.
Bir daha hiç görmedim, ne O’nu, ne yavrularını, ne de terk eden, özgürlüğe kanat çırpan eşini.
Şimdilerde balkondaki saksım hâla boş. İçindeki çalı çırpıları bile atmadım.
Kendine yeni bir yuva aradığında düşünmeden gelsin konuğum olsun bizim anne kumru ya da başka bir anne kumru.
Anneyiz ya halden anlarız. Yardımcı oluruz kendilerine
11 yorum:
valla kumrunun cevabına bittim :))
Ben de:))
Ne güzel:)
Ne güzel bir yazı bu. Anlam yüklü. Duygulu. Çok beğendim. İyiki paylaştın bizimle canım. Sevgiyle kal.
aynı kumru ailesi bizim pencerenin önünde de vardı, kumru yavrusunun büyümesine kadar hikaye aynı aslında ama küçük kumru büyüdüğünde anne ortadan kayboldu bizim hikayede, ve çok şaşırdığım bişey oldu. baba ve yavru arasında bir ilişki başladı. elektrik direğinin üzerinde kaç defa öpüşürlerken gördüm onları.. anne nerdedir ne yapar bilmiyorum ama yavru ve babası hala buralarda..
@ Kedila, Teşekkür ederim sevgili Kedila.BR/@ Muhabbet Çiçeği; Teşekkür ederim Sevgili Muhabbet Çiçeği, sen de sevgiyle kal.BR/@ Funda; Bizimki yavrularını bırakmadı vallahi Funda'cığım, ne diyeyim, sizde de anne hayırsızmış o zaman:)
Ne güzel ne güzel yazmışsın be Özlem...
Sağol canım arkadaşım benim:)
özlem belki de baba ölmüştü ondan gelemedi... :((
kumru nekadar güzel söylemiş,BR/ask özgür bırakmaktır, özüne dönmektir. neden insanlar bunu okadar kolay yapamıyor :(
@ Efsa; Olur mu olur vallahi. Umarım ölmemiştir ama:)BR/Sevgilerimle...BR/@ Pırıltılı Cadı; Keşke biz de özgür bırakabilmeyi becersek daha güzel olurdu belki hayat.Sevgilerimle
Yorum Gönder