17 Aralık 2009 Perşembe

KİBRİTÇİ KIZ

n190310128491_6287
Çocukluğumun yeni yıl telaşlarını hatırlayınca şimdi buruk bir tebessüm yerleşiyor yüzüme.

Benim için o zamanlarda yeni yıl; Noel Baba, çam ağacı, çam ağacının altına Noel Baba'nın bıraktığı söylenilen hediyeler ve çam ağacını süslemekten ibaretti.

Tüm aile bir araya gelir, uzun zamandır görmediğimiz kuzenlerle birlikte olur, kendimizce eğlenirdik.

Tam yeni yıla girerken bir de kar yağarsa, keyfimize doyum olmazdı.

Sıcacık evimizden karın yağışını izlemek, sonra çıkıp sokakta kartopu oynamaktan ibaretti hayat o zamanlar bizim için.

İlk okuduğum masal kitaplarından biri “ Kibritçi Kız ” dı.
Soğuğun ve kış mevsiminin herkese eşit davranmadığını, yeni yılın herkese güzel armağanlar getirmediğini, soğuktan donmamak için satamadığı kibritleri birer birer yakan küçük kibritçi kız öğretmişti bana.

İlk okul dördüncü sınıftayken kendimize Anadolu’dan bir kardeş okul seçmiştik.
Oradaki kardeşlerimize, kitap ve giysiler armağan etmiştik.

Öğretmenimiz orada yaşayan çocukların hayat şartlarının daha zor olduğunu anlatmıştı bize uzun uzun.

Öğretmenime " -Neden oradaki çocukların hayatı daha zor ?" diye sorduğumda,
-“ Ülkemiz gelişmekte olan bir ülke, bu yüzden şartlar her yerde aynı değil, siz birbirinize destek olup, sahip çıkarsanız bu ülke gelişir kalkınır “ diye yanıtlamıştı beni.

O zamanki aklımla “ gelişmekte olan ülke ” nin iyi bir şey olduğunu düşünmüştüm.
Demek ki ben büyüdüğümde ülkem gelişmiş bir ülke olacaktı, sevinmiştim.

Yıllar geçti. Şimdi yeni bir yıla girmek çocukluğumun o eski coşkusunu vermiyor bana.

Ülkem hâlâ “gelişmekte olan ülke” konumunda ve geleceğin umudu olan bir sürü çocuğumuz yaşıyor bu ülkenin uzak köşelerinde...

Yine biz destek olmalıyız birbirimize, yıllar önce öğretmenimin dediği gibi.

Tıpkı Adıyaman’daki çocuklarımızın ellerinden tutmaya çalışıp, onların yeni yıl sevincine ortak olmamız gibi.

Kim bilir; bir çocuğun bile mutlu olması için el ele tutuştuğumuzda, bir gün “ Gelişmiş, refah ve mutlu insanların yaşadığı “ bir ülke olmayı başarabiliriz...

8 yorum:

funda dedi ki...

özlemcim istanbulda da bir çocuğumuz var olabilse keşke..inan benim yaşadığım yerin adıyamandan eksiği yok fazlası var belki..yeni yıldan dilekleri de öyle msum ki araba, bebek, oyuncak filan..umarım yüzleri hep güler hepsinin

beenmaya dedi ki...

bir çocuğun yüzünde bir gülücük olabilirsek, oluşturbilirsek belki de kaybettiğimiz umudumuza yeniden kavuşabiliriz...

Özlem dedi ki...

Kesinlikle canım, kesinlikle...

Özlem dedi ki...

Ve ben bu hale gelişimize hâlâ inanamıyorum.
Çok da üzülüyorum Nur'cum.
Hep birlikte aydınlık günlere ulaşmak dileğimle...
Sevgiler...

Didem dedi ki...

Çok önemli bir yazıydı.
Kalemine sağlık.

Özlem dedi ki...

Teşekkürler Didem.

Melis dedi ki...

Keşke yardım edebilsek ama insanlar hayatın yoğun temposuna öyle alışmışlarki insan insana çarpınca özür dilemiyor, kaldıki yardıma muhtaç insanlara yardım etmek.

Özlem dedi ki...

Ama edilmeli değil mi?