25 Aralık 2008 Perşembe

Çayır Güzeli

O zamanın parasıyla “Yirmi beş kuruş” isterdi yanına yaklaştığı insanlardan.

Hem de öylesine işveli ve kibar bir şekilde yapardı ki bunu, acımayla karışık, değişik bir gizem duygusu uyandırırdı “yirmi beş kuruş” u istediği insanlar üzerinde.

Vakur, vaktiyle görmüş geçirmiş, asil bir duruşu vardı. 55 belki de 60 yaşlarındaydı.

Hangi kuaförden bulduğunu bilmediğim bir peruk takardı bazen. Kırmızının en keskin tonundan, ruj, allık ve oje sürer; eski, yıpranmış ama bir dönem çok da kaliteli olduğu her halinden belli olan kıyafetleriyle, Altı yol’dan Bahariye Caddesi’ne ve bazen Moda İlkokulu’nun önüne kadar, işveyle, edayla yürürdü.

Ara sıra şen kahkahalar atsa da, yeşil gözlerinde her daim saklı bir hüzün vardı.

Üzerlerinde büyük büyük çiçeklerin olduğu kocaman şapkalar takardı başına.
Bazen hasırdan olurdu bu şapkalar, bazen daha farklı biçimde. Şapkaları kendinle bütünleşmiş gibiydi.

Giysileri çok eski ve yıpranmış olmasa, büyük bir davete gittiğini bile düşünebilirdik, havasından, endamından.

Gözüne kestirdiği birilerinden, son derece kibar bir şekilde “ Yirmi beş kuruşun var mı şekerim?” diye para isterdi. Fazla para değil asla, sadece ama sadece“yirmi beş kuruş”. Fazlasını almazdı zaten.

O’nu tanıdığım dönemde, ilk okula başlamamıştım henüz.

Annemle sokağa çıktığımız her zaman, bir şekilde rastlardık O’na.
Cadıya benzetirdim çocuk gözlerimle, her an süpürgesine binip gidecekmiş gibi bir izlenim bırakırdı üzerimde. Yanımızdan geçip giderken, daha bir sıkı tutardım annemin elini.

Çocukken korkardım da, biraz büyümeye başlayınca çok sevmiştim O’nu.
1960’lı ve 1970’ li yıllarını, Kadıköy’ de Bahariye Caddesi, Altı yol ve Moda ‘da geçirenlerin çok iyi hatırlayacakları biriydi.

“Çayır Güzeli” ydi adı.

Birbirinden farklı hikayeler anlatılırdı O’nun için.

- Bir rivayete göre çok zengin bir ailenin kızıyken, çıkan bir yangın, nesi varsa alıp götürmüştü hayatından, akıl sağlığı da dahil.
- Başka bir rivayete göre, eşi pilotmuş, çok da severlermiş karı koca birbirlerini.Gel zaman git zaman, eşini bir uçak kazasında kaybetmiş. Toparlayamamış bir daha kendini.

- Atatürk’e aşık olduğunu, aşkına karşılık bulamadığından bu hallere düştüğünü söyleyenler bile vardı o zamanlar.
Sonra sonra, hayatını, yıkık dökük bir evde geçirdiğini, civardaki insanların verdiği yiyeceklerle karnını doyurduğunu, asıl adının Adalet olduğunu öğrendim.

Hakkında söylenen bu rivayetlerin hangisinin doğru olduğunu ise hiçbir zaman bilemedim.

70’li yılların sonu muydu, yoksa 80’li yıllar devam ederken miydi şimdi net olarak hatırlamıyorum, görünmez oldu “Çayır Güzeli”.

Öldü dediler.

Gerçekte kimdi, neydi, neler yaşadı da bu hale geldi; hiç birimiz öğrenemedik.

Yıllar sonra O’ndan geriye, süslü kıyafetleri, değişik şapkaları ve abartılı makyajının içine saklanmış hüzünlü kadın anıları kaldı.

 

 
fotoğraf : http://www.%20deviantart.com/

18 yorum:

Funda dedi ki...

Merhaba ziyaretiniz için teşekkür ederim.BR/Yaşanmış bir öykü sizin ki de, çok ama çok duygulu. Siz anlatırken gözümde canlandı anlattıklarınız. Umarım ölüm kurtuluş olmuştur çayır güzeli için.BR/Yüreğinize sağlık.

Maviye Yolculuk dedi ki...

HEr zaman çok merak ederim bu tür insnaların hikayelerini. Böyle insanlara bakıp tiksinirmiş gibi davrananlardan ise nefret ederim. Hiçbir insan isteyerek o durumlara düşmez sonuçta.İnsan neyim değil ne olacağım demeli her zaman değil mi?Severek okuyorum senin bu gizemli hikayelerini...

vili dedi ki...

Ne olduğunu, nasıl olduğunu bilmeden..içine dahil olamadığımız ne çok yaşam hikâyeleri var. Okumak, anımsamak güzeldi..

özlem dedi ki...

Ölüm kurtuluş olmuştur mutlaka Çayır Güzeli için Funda'cığım mutlaka, o gözükmeyince renksiz kalmıştı sokaklar. Onurlu kadındı çok onurlu Çayır Güzeli.BR/Sevgilerimle...

özlem dedi ki...

Çocuktum o zamanlar ben Hande'ciğim, korkuyla karışık merak duyardım O'na. BR/Sonra çok araştırdım kimdir nedir diye, bulabildiklerimi de paylaştım işte.BR/Beğendiğine sevindim Hande'ciğim, çok teşekkürler.BR/Ben de aynı duygularla okuyorum senin yazdıklarını.BR/Sevgilerimle...

özlem dedi ki...

Haklısın vili.BR/Bu dünyadan bir Çayır güzeli geçip gitti işte.BR/Sevgilerimle...

Nily dedi ki...

böyle olayları düşününce ya da hatırlayınca garip bir duygu hissediyorum adlandıramadığım.. hayatlarımızın kenarında geçtikleri halde izlerini bırakabilen insanlar, koca bir hayat, bir dolu hikaye, belki de söylenmemiş söylenememiş bir sürü söz... kim bilir onunkiler neydi?? ellerine sağlık Özlemcim, sevgiler..

Turkuaz Deniz dedi ki...

Ozlem ne guzel anlatmissin...

özlem dedi ki...

@ Nily'ye: zaten aklıma takılan da o ya; bu kadar yaşamın kenarında olmasına rağmen bir o kadar iz bırakması. Kimbilir Adalet gibi nice insanlar vardır herkesin hayatında.BR/Sevgilerimle...BR/@ Turkuaz Deniz'e : Çok teşekkür ederim Neşe'ciğim, çocukluğumun kahramanıydı Çayır Güzeli Adalet.BR/Kalemim yettiğince anlatmaya çalıştım işte.BR/Sevgilerimle...

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Ne güzel yazmış anlatmışsın canım.

beenmaya dedi ki...

her insanın bir öyküsü vardır aslı sadece kendinde saklı olan öyle değil mi...

özlem dedi ki...

Teşekkür ederim sevgili Muhabbet çiçeği, okuduğun, paylaştığın için.BR/Sevgilerimle...

Yeşim Özdemir dedi ki...

"Çayır Güzeli" arkasında bir çok soru işareti bırakarak göçüp gitmiş bu dünyadan. Yıllardır sokaklarda görmeye alıştığımız kimisi gözümüzün önünde yaşlanan ve neden sokakta olduklarını bilemediğimiz o kadar çok insan var ki! Hangi hüzünlü hikayeyi yaşıyorlar bilmiyoruz...

91 dedi ki...

okuyunca gözlerim doldu yahu. seviyorum o insanları, şarabımı onlarla paylaşmak çok ama çok güzel.

özlem dedi ki...

@ 91 için,Hepsi kendine özel, neler yaşadıklarını asla bilemeyeceğimiz ama anıları ile var olan insanlar da ondandır belki de.BR/Selamlar ve teşekkürler.

özlem dedi ki...

Bilmiyoruz Yeşom, bu yüzden gizemliler, bu yüzden bizim yaşamımızın içine dahil olmasalar da bu kadar bize yakınlar aslında:)BR/Sevgilerimle...

BALLERINA AVID EDITOR dedi ki...

Ne kadar guzel yazmissiniz. O donemlerde ilk okuldaydim ve hep anilarimda kaldi Cayir guzeli Adalet hanim.

alice dedi ki...

1973 yılında kadıköy ünallar mağzasında çalışıyordum çayır güzeli hergün saat üçbuçukta gelirdi şöyle bağzanın içinde kendinden emin vakur bir hava ile podyum yürüyüşü yapar sonrada lütfen 25 kuruş derdi asla fazlasını almazdı hergün sabah ilk seftahımızdan onun 25 kuruşunu ayırırdık asla kedi ile alay ettırmezdi anında hırçınlarırdı o dönemde bugünün marjinal kıyafetlerini öğle bir taşırdıki kendinden emin çokta kibardı hele o şapkalarını alıp kendi kafama takasım gelirdievet hakkında çok rivayet vardı bizim bildiğimizçok iyi bir alileden geldigi tüm esnaf saygı duyardı kendisine nur içinde yat adalet hanım akıl noksanlığını bile asaletle taşımak buymuş