29 Eylül 2014 Pazartesi

VAZİYETLER !!!



Bana göre eylülle vedalaşmak geçtiğimiz cumartesi gecesi oldu.
Aniden bastıran yağmur gelmekte olan ekimin habercisiydi.

Antalya diğer şehirlerden daha farklı. Mevsim geçişlerini değişik yaşıyor.
Yağmuru da, sıcağı da, rüzgarı da kendiyle kavga eder gibi.


Önce göz gözü görmeyecek denli şiddetli yağar buralarda yağmur.
Ertesi gün, güneş hiç bir şey olmamış gibi gök yüzünden gülümser .


Hafta sonu da böyle geçti ...

****
Pazar akşamı oğlum şiddetli boğaz ağrısıyla kıvrım kıvrım kıvrandı.
Bu annelik acayip bir duygu. Bu çocuk askere bile gitse benim nöbetçi anneliğim hep devam edecek gibi.

Onu karnımda taşırken; bu sürecin hep devam edeceğini; hamileliğimin hiç bitmeyeceğini düşünürdüm. E haksız da değilmişim hani. Aramızda onunla halen gizli bir göbek bağı var sanki, bir türlü kopamıyor.

Neyse sabah okula göndermedim doktora gittik.
Hiç sevmediğim bir şey yaptım mecburen. Haftaya hastanede başladım.

Son zamanlarda tuhaf bir inancım oluştu benim. Haftaya hastalıkla başlarsam, bütün bir hafta böyle devam edermiş gibi geliyor.
Oysa çok da itibar etmem böyle şeylere. Misal önümden kara kedi geçmesine bayılırım. O minik siyah güzellikleri aksine şirin bulurum.
Merdiven altından çok geçmişliğim vardır. Hiç de bir şey olmadı bu güne kadar.
Fakat özellikle babamdan sonra böyle oldum ben ...

Bizimki tipik okul hastalığı olmuş. Ne yapmamız gerektiğini öğrendik ve eve döndük.

Eve dönerken yolumuzun üzerinde yazımın başındaki bu  güzelliğe rastladık. Benim bu minik göleti  görünce bütün sıkıntım, kasvetim geçti gitti.
Antalya'yı sevme nedenlerimden biri de bu güzellikler işte. Polyanna'dan hallice bir hayat sürüyoruz böylece...

***
Hastanenin yakınındaki D&R' a uğradım. Hayır yani kitaptan da  eksik kalsam olur mu? Olmaaaz !!!!

Ne zamandır merak ettiğim bir kitap vardı. İlk gördüğüm zaman adı itici geldi; itiraf etmeliyim.
" E o zaman sadece o kız okusun bu kitabı"  dedim. Sonra bende bir merak bir merak. Aldım; okumaya başladım. Fikrimi yazarım bitince ...

Oğluma da iki tane film aldım izlemesi için. O benim gibi kitap kurdu değil. Sinema, tiyatro, film de onun vazgeçilmezi.





Vaziyetler ben de böyle bu aralar.
Haftamız mutlu; hastalıktan ve  hastaneden uzak geçsin.


20 Eylül 2014 Cumartesi

KISA KISA



İkiye bölünmüş durumdayım bu aralar.
Cidden ...

Bir yarım yazdan kalma, sıcağa alışmış, tembelliği neredeyse yaşam biçimi haline getirmeye başlamış ve fakat ameliyat sıkıntılarından kurtulmuş.

Diğer yarım oğlanın okulu - dersane - ev arasında günlük koşuşturmaya başlamış.

Bazen iç seslerimi  aralarında konuşurken duyar gibi oluyorum.
Tembel iç sesim çoğunlukla diğerine baskın çıkmaya çalışıyor ve itiraf edeyim  başarıyor da...

Bu arada eylül tüm güzelliği ile geldi Antalya'ya. Gündüzleri sıcak olsa da insanı yormayan bir hava var. Okullar açıldıktan sonra denize bile gittim. Deniz sevmeyen ben, bu yaz ameliyatım için eve kapandım ya, deniz özlemim  depreşti.

****

Kitap fuarı başladı dün itibarı ile. Konyaaltı Belediyesi düzenlemiş. E bi gidip görmek lazım. Çok da okuyacak kitabım var ama merak ettiğim kitaplar da var tabii.

****

Bu arada ev işi !!!!
 Bitmiyor kardeşim bu ev işi. Ne yıkanacak çamaşır, ne ipten alınıp ütülenecekler, ne yemek, ne temizlik yok yok. Ev sınırları içinde sabah 08 :00 akşam 23:00 ağır işçi gibi hissediyorum kendimi.

****

Eylül gelince yeni diziler de başladı fakat ben yazdan kalma olduğum için yazdan kalan dizilerimi Ulan İstanbul ve Güzel Köylü'yü tercih ediyorum. Çünkü her ikisi de ameliyat sonrası dönemimde yüzümü güldürmeyi başarmış dizilerdir. "Benim Adım Gültepe" de içinde İzmir olduğu için ilgimi çekiyor. Roman tadında bir dizi ben beğendim ama ağır ilerliyor gibi. Bekleyelim görelim...
****

Albümlerin arasında bu fotoğrafı buldum dün. Kardeşim bebek ve ben dört yaşımdayım. Annem ve babam ne kadar gençler.
Kırk iki yıl önce. Eski fotoğrafları görünce yazacak o kadar çok şey  geliyor ki aklıma onlar da bir sonraki yazımın konusu olsun.

****
Hep söylemiş ve yazmışımdır. Cumartesi günlerini çok seviyor, ardından gelen pazardan nefret ediyorum diye. Durum hiç değişmedi.
Kaçıyorum şimdi ben. En sevdiğim günün keyfini sürmeye.
İş güç dursun bir kenarda; bu gün günlerden cumartesi ...

Bakın gördünüz mü yine tembel yanım galip geldi :)



1 Eylül 2014 Pazartesi

YENİ BAŞLANGIÇLAR


Dün gece uyurken beni uykumdan boynumdan aşağı dolaşan bir şey uyandırdı.


Uyku sersemi; eyvah dedim böcek falan dolaşıyor üzerimde. 

Kalktım meğer akan ter damlalarıymış !! Pes dedim, bu kadar mı olur ? 


Uyurken saunaya girmiş gibi kalkan, terleyince ter damlalarını üzerinde dolaşan böcek sanan canlı varlık dilerim ve umarım tek ben değilimdir !!!!!

Böyle bir şehir işte Antalya. Temmuz ağustos, vıcık vıcık, rezalet. Hani hepimizin hayatında sinir olduğumuz gıcık tipler vardır ya. Bunlar ya iş yerimizdedir, ya aileden biridir, ya apartman komşumuzdur. Hareketleri, davranışları hiç hoşumuza gitmez ama atsak atamayız, satsak satamayız. Kaçsak kurtulamayız, gelir yapışırlar üzerimize ...

Antalya'da yaşanan Temmuz ve Ağustos aylarını  bu tip insanlara benzetiyorum. Katlanmak zor ama mecburuz onlarla olmaya. Bu yüzden ne yazık ki, temmuz ve ağustos aylarını sevemiyorum. Üstelik klima, vantilatör falan da bir işe yaramıyor bu iki yaramaza ...
Gidişlerinden hiç şikayetçi değilim.

Eylülü ise pek naif, pek kırılgan bulurum.

Yeni başlangıçların ayıdır bana göre eylül. Sıcaklar hafifler, okullar açılır, yazlıklarda insan sayısı azalır. Abilerinin dağıttığı evi derleyen, toplayan, düzenleyen evin küçük kızı gibidir benim gözümde eylül.

Bu yaz ameliyatım nedeniyle genelde evde geçti ve ben okuma rekorumu kırdım. 2014'ün temmuz ve ağustos aylarını pek iyi anılarla hatırlamayacak olsam da kitap okuma rekorum hoş bir anı olarak kalacak aklımda.

Ve şimdi eylül hüznüne yakışan bir romana başladım. Uzun zamandır okumak istediğim, fakat cesaret bulamadığım bir romandı. Şimdi zamanı geldi diye düşünüyorum. 


Sırça Fanus. Cesaret bulamadım çünkü Silvia Plath trajik ölümü ile aklımda kalan ama sevdiğim bir edebiyatçı. Bir insan neden kendini öldürmek ister ? Neden ölümü seçer ? Okuyalım bakalım bir de hayata onun gözünden bakalım.
Kırmızı Kedi Yayınları'nın özel baskısını çok beğendim. Sırça Fanus'u benim gibi henüz okumamış olanlara öneririm.

Gelişiyle güzellikler getirsin bize eylül .
Sıcakları ve bütün dertleri götürsün. Yeniden başlasın her şey ve bu yeni başlangıçlar hepimize iyi gelsin.