17 Mayıs 2009 Pazar
HANGİSİ DOĞRU?
Herkes gibi olma telaşı mıdır hayat?
Yoksa kendi içinde, kendi doğrularınla var olmaya çalışmak mı?
Yaşamdan kaçmak mı doğrudur, yaşama sarılmak mı?
****Yaşamdan kaçmak için üç ilkel yol vardır .
İlki ve en ilkel olanı alkoldür.
İkincisi din ve inançtır.
Üçüncü ilkel yol ise, hayatın gerçeklerine sarılmak, sürekli koşuşturmak ve çalışmaktır.
Belki de en çok bu üçüncü yolu deniyoruz farkında olmadan.
Dünya, sürekli yolcu indirip bindiren bir tren garı gibidir.
Bu tren garı, hem seyahat etmek için trene binen, hem de trene bakmakla yetinerek, bir gün trene binebilme hayali kurarak garda bekleyen yolcularla doludur.
Hangisi daha gerçektir?
Trene binip herkesin gittiği yere doğru gitmek mi, yoksa bir gün o trene binebilme hayali kurmak mı?
Herkesin gittiği yere gitmek de yeterli gelmez çoğu zaman.
Trene binme hayali kurmak mı, trene binmeyi başarmak mı daha çok mutlu eder insanı?
Peki, ya sürekli aynı istasyonda bekledikleri halde önlerinden geçip giden treni kaçıran insanlar, onların durumu nasıl açıklanabilir?
Treni kaçırmak bazıları için alışkanlık haline mi gelmiştir yoksa?
Biraz düşününce verilecek cevap basittir.
Dünya bir tren garıysa eğer ve üzerinde yaşayan insanların her biri birer yolcuysa, treni sürekli kaçırmak yaşamdan kaçmaktır ve yaşamdan kaçmaksa yok olmayı seçmektir.
Yok olmak, kimilerine göre hiç kimsenin olmadığı yerde tek başına olmaktır belki de.
**** Bu yazıyı yazmama neden olan " TİTANİC ORKESTRASI " NDAN
FOTOĞRAF : www.deviantart.com
Etiketler:
GÜNDELİK YAŞAM
Yazmak ve okumayı hayat serüveni edinmiş, oğluyla yaşadığı her anı içine çeken,anne,İstanbul'lu ama 25 yıldır Antalya'lı, yaşadığı şehre - sıcak yaz aylarını saymazsak- aşık, doğa tutkunu bir yaşam delisi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
10 yorum:
Yaşamdan kaçtığını zannedenler aslına bakarsan sadece kendilerine sanal bir ortam yaratmakta değiller mi? Deneyerek, toslayarak,yeri gelip risk alarak ama inadına yaşamak gerek... Yoksa sadece önünden gelip geçen trenlere bakarak koca bir ömrü boşa harcamış oluruz.
Yaşamın içinde olmak, trenin içinde olmak yani, bazen nereye gittiğini bilmeden bazen de bilerek ama var olduğunu hissederek yaşamak aslolan sanırım.
yaşamdan kaçmak aslında kendinden kaçmak değil mi...
Sanırım yaşama sarılmak en doğrusu. Ama çoğu zaman kaçmayı tercih ediyoruz sanırımm. Sevgiler canım.
Çünkü bir defa geliyoruz dünyaya.
Treni hiç bir koşulda kaçırmamak gerek.
Sevgiler benden canım:)
Yaşamdan kaçmayıp öyle görünenler da var. Bir süre uzaklaşıp hayata dört elle yeniden sarılak isteyenlerdir onlar. Ve bence hayata en çok bağlı olanlar da bunlardır. Ne dersin?
Çok haklısın derim Fulya'cığım çok.
Sevgilerimle...
O tren bizi her zaman istediğimiz yere götürmez
çok güzeldi özlem bu yazı. insanı alıp götürüyor. yorumlarda öyle... sustum kaldım.
Bu da değişik bir bakış açısı canım Melis'im:)
Yorum Gönder