30 Nisan 2009 Perşembe
DUYGU KIRINTISI
Onunla yolda tesadüfen karşılaşmasak, varlığı aklıma bile gelmeyecekti .
Demek zaman bazı şeyleri hafızadan silebiliyor, ya da silmese bile zihnin çok çok gerilerine öteleyebiliyor.
On iki yıldan fazla olmuş birbirimizi görmeyeli, “yolda görsem tanımam” derler ya, kendimi onunla karşılaştığımızda o durumda hissettim.
O beni tanımış olmalı ki, taa karşı kaldırımdan adımı seslenerek yanıma geldi.
Saçlarının rengi değişmiş, kırmızıya yakın bir kızıl olmuş, yıllar izlerini bedeninde bolca kilo olarak bırakmış, o ince kendinden emin hali hemen hemen hiç kalmamış.
Şaşkın bakışlarım kendini çok belli ettiğinden, o da tereddüt ederek :
- “ Tanımadın beni değil mi? “ diyerek kendini tanıtma gereği duydu.
Evet O’nu hatırlamıştım,
-“ Yok yok tanıdım “dedim isteksizce.
Yine de ayak üstü konuşmaktan zarar gelmezdi. Ne de olsa eski işyerimdendi, bana sıkıntılı günler yaşatsa da birlikte çalışmıştık uzun bir süre.
O çabuk çabuk anlatmaya başladı.
Evlenmiş, iki çocuğu olmuş, şimdi çalışmıyormuş, annelik zormuş tabii, çocuklarını büyütüyormuş. Konuşurken takındığı tavırlardan aynı bilmiş hallerinin hiç değişmediğini gördüm üzülerek.
Cümlesinin sonunda, -“ Çok özledim seni bir gün mutlaka gel bana görüşelim, bir kahvemi iç “ dedi.
- “Neden, geleyim ki sana? Gelmek istesem on iki yıl içinde bir gün mutlaka çalardım kapını, ya da arardım. Ne çabuk unuttun beraber çalıştığımız dönemde ayağımı kaydırmaya çalıştığın günleri, bana yaptığın haksızlıkları, şimdi bir de utanmadan seni özledim, görüşelim, kahvemi içmeye beklerim diyorsun, senin gibileri çoktan hayatımdan çıkarttım ben.”
Demek istedim . . .
Diyemedim.
Diyememiş olduğuma şaşırdım.
Bana bir dönem iş ortamında hayatı zindan eden bu insana gayet nazik davrandım, davranabildim.
En kötüsü, O’na karşı içimde, hiçbir şey kalmadığını gördüm üzülerek.
İnsanın birine karşı hiçbir şey hissetmemesi kötü bir durum olmalı diye düşündüm.
Karşımdaki kişiyle ilgili olarak içimde olumlu ya da olumsuz hiçbir duygu kırıntısı yok, ne acı.
Sevgi yok, saygı yok, özlemek yok, hatta nefret, kin bile yok.
Hayat mı bizi büyütüyor biz mi hayatı?
Hayat bazı duygularımızı törpülüyor mu, yoksa biz bu duyguları farkında olmadan aşıyor muyuz?
Yok yok hiç biri değil.
Sanırım bu durum, insan beyni ile zamanın el ele tutuşması.
Etiketler:
GÜNDELİK YAŞAM
Yazmak ve okumayı hayat serüveni edinmiş, oğluyla yaşadığı her anı içine çeken,anne,İstanbul'lu ama 25 yıldır Antalya'lı, yaşadığı şehre - sıcak yaz aylarını saymazsak- aşık, doğa tutkunu bir yaşam delisi...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
20 yorum:
insan beyni ile zamanın el ele tutuşması, yani bir dostluk anlaşması :))
Bence hissizlik duygusu en iyisi burada, birak oldugu gibi. Beynin uzerine dusen gorevi yapmis, mutlu olmalisin arkadasim. Unut gitsin, unut...
Benden önce aklım unutmuş zaten Neşe'ciğim benim bile haberim yok:))
Hem de ne şahane bir dostluk anlaşması değil mi ama:))
Özlemcim, beynin ve ruhun senin icin en iyisini yapmislar, o negativ insani belleklerinden cikarmislar. Demek ki böylesi senin icin daha hayirli, birak öyle kalsin.
Sevgiyle kal canim:)
Çok teşekkür ederim Pırıltılı Cadı'cığım,
aldım bile ödülümü:))
Sevgilerimle...
Bazen düşünüyorum da insanlar kötülüklerinin farkında mı değiller yoksa onları hayatın akışı içinde oyunun kuralları olarak mı görüyorlar. Belki de bu yüzden olan biten sanki hiç olmamış gibi kurulmaya çalışılan bu dostluk çabaları. Ben hayatımdan çıkardığım insanlara açık ve net olarak söylüyorum herşeyi. Onlar yaptıklarından utanmazlarsa ben bunları söylemeye asla utanmam. Katı mıyım? evet elbette onlara karşı katıyım. Herkes neyi hakediyorsa onu almalı.
bu aslında değersizliğin göstergesi Özlem..çok sevdiğim bir abim, nefret ettiklerin bile değerlidir demişti bir gün bana, eğer hiç değerleri olmasıydı unuturdun giderdi. onun bğtğn yapmacıklığı karşında senin böylesine doğal, durgun ve sakin olmanın tek açıklaması bence değerini kaybetmiş olması.. sevgiler..
Valla ben olsam kesin kendimi tutamaz, "yahu sen ne kadar kilo almışsın, bu kırmızı saçlar da hiç olmamış" demeden duramazdım;) Çok çocukça bir intikam şekli ama daha fazlasına benim de gönlüm razı olmaz açıkçası...
Yok o kadarını söyledim Serdar Bey, önce tanımadım ya, " Çok değişmişsin kilo almışsın ondan tanıyamadım" dedim ama ne yapayım gerçekti bu:))
Sonra konuştukça baktım ki hakikakaten hiç bir şey ifade etmiyor benim gözümde.
Bu durum çok ilginç geldi bana. Oluyormuş demek ki.:))
Evet kesinlikle herkes hak ettiğini yaşıyor.
Aslında çok haklısın duyguları mutlaka söylemek lazım ve bunun da katı olmakla hiç ilgisi yok bence.
Bazı insanları sanırım çok çabuk unutuyor yaptıkları şeyleri. Yüzsüz oluyorlar. Benimde başıma geldi bu olayın benzeri.İnsan ne diyeceğini şaşırıyor. Üzülüyor.
Bu arada madem erkek olsam nasıl olurdum diyorsun seni mimliyorum şu dk itibariyle :))Hadi bakalım bekliyorum yazını. Öptüm seni.
Nasıl bir terbiyeyle büyütüldüysek anlayamıyorum; bize kötülük yapana bile kaba olamıyoruz. Daha geçen gün bir arkadaşım benzer bir iş yeri probleminden bahsetti ve bana hırsından ağlayarak sordu:"Bir insan nasıl bu kadar kötü ve entrikacı olabilir?"... Cevabını veremedim...
tebrikler hocam her zaman ki gibi çok güzel bir yazı olmuş... Evet bazen insanlara karşı hiç bir şey hissetmediğimiz zamanlar oluyor tıpkı benim şu aralar yaşadığım gibi... Neden böyle zora sokarlar ki, neden egolarını ayarlayamaz insanlar. mesela ben işimi çok seviyorum ama maalesef egosunu törpüleyemeyen insanlar yüzünden.... neyse hocam öpüyorum çok sizi...
Şule'ciğim,
Uzun uzun düşündüğümüzde iş yeri stresi çok önemli aslında.
Bir insanın yaşayabileceği 4. ya da 5. büyük stresmiş ve kimsenin de kimseye bunu yaşatmaya hakkı yok.
Her şey yaşanıp bittikten sonra insanlar birbirini güzel anılarla hatırlamalı bence.
Aslolan budur, tersi durumda benim o kişiye hissettiklerimden öteye gidemez insanların birbirlerine olan duyguları.
Sevindim seni sayfamda görünce:))
Sevgilerimle canım.
Hocam işyeri stresi kesinlikle ilk sıralarda yer alıyor. Ayrıca da gülümseyebilmek çok önemlidir her zaman. Bence bunu yöneticilerin de yapabilmesi lazım. Motivasyon açısından. Yöneticilerin ruh hali kesinlikle çalışanına yansıyor etkiye tepki meselesi. Güler yüzle yaklaşan sevecen birine neden bir şeyler hissetmeyelim ki değil mi. Bana gülümseyerek yaklaşan sevecen biri için canım feda olsun benim...
Bu tamamen karşı tarafa yayılan enerji ile ilgili.
O enerji negatifse duygular çatışıyor, yok pozitifse sinerji doğuyor. Ayna yansıması gibi.
İş yeri ortamında yöneticiden çalışana kadar önemli bu durum.
Keşke herkes bunun farkında olsa değil mi ?
Zaman geçtikçe insan hayattaki duruşunu ve değerini anlıyor galiba.Ve biraz da değmeyecek insanlar için kalbinde herhangi bir duygu beslememeyi...Nefret bile değer verilen bir insana duyulur. Çünkü kötü bile olsa bir duygudur...Nezaketin senin asaletinden kaynaklanıyor bence...sana da bu yakışır bence...
Geçmişte yaşadıklarınla hesaplaştığından, bütün hesapları yapıp o defterleri kapattığından bence o hissizlik. Senin için hiçbir şey ifade etmemesi sevindirici bence. En azından ben sevindim :)
Ben de buna şaştım ya zaten Hande'ciğim, olumlu, olumsuz hiç bir duygu kırınıtısı kalmamış içimde.
Zamanla ilgili galiba her şey.
Güzel düşüncelerin için çok teşekkür ederim ayrıca, sevgilerimle...
Yorum Gönder