29 Mart 2009 Pazar

ŞİMDİ YA DA ASLA

37752_130 Sizde de olur mu ara sıra?

İzlediğiniz ve beğendiğiniz bir filmi yeniden izlemek,  ya da okuduğunuz bir kitabı yeniden okuma özlemi duymak.

Nedendir bilmem bende bu aralar çok sık olmaya başladı bu durum.:)

Dün, geçen yıl vizyona giren ama gösterimde çok da uzun süre kalamayan o dönemde sinemaya giderek izlediğim," ŞİMDİ YA DA ASLA"  adlı filmi bir kere de evde izledim. Sonra da yine o dönemde filmle ilgili bir şeyler yazmış mıyım diye, yazılarıma göz attım, yazmışım elbette, çünkü film gösterimde az kalsa da, hafızamda derin izler bırakan bir film olmayı başarmış.  Bu nedenle yazdıklarımı   bir kere de bu sayfalarda paylaşmak istedim :

 " Hayatı sorgulamak için kendimizle baş başa kaldığımız anlar olur.

Bu anlar çoğu kere, ya yaşadığımız acı tecrübelerin bitiminde ya da beklenmedik sevinçlerden sonra gelir.

Kim bilir kaç kez sorgulamışızdır yaşamakta olduğumuz hayatı.

Yapmak istediklerimizi, yapamadıklarımızı, özlemlerimizi, hayal kırıklıklarımızı.

Bu sorgulamayı  bu  kez hiç beklemediğim  bir zamanda,   bir film sayesinde yaptım.


Geçtiğimiz günlerde vizyona giren, Jack Nicholson ve Morgan Freeman’ın baş rollerini paylaştıkları


  “Şimdi ya da  asla” adlı film.

“Edward ve Carter “, hayatları bir hastane odasında kesişmese asla tanışamayacak olan iki farklı insandır.

Edward zengin bir iş adamıdır.  Para mevhumu yoktur. Carter ise sıradan bir araba tamircisidir.

 Bunca yıllık hayatlarının ardından  bir tek ortak paydaları vardır. Her ikisi de kanserdir ve bir süre sonra öleceklerdir. Bu yüzden bir hastane odasında karşılaşırlar.

İki adam  kendileri için çok önemli bir karar verirler; o güne kadar isteyip de yapamadıkları her şeyi yapabilmek, görmek isteyip gidemedikleri  yerlere gidebilmektir bu karar.

Kendilerine o zamana kadar yapamadıklarından oluşan bir liste hazırlarlar ve  birlikte yolculuğa çıkarlar. Bu da onlara inanılmaz bir dostluğun kapılarını açar.

Hayatımı  tekrar sorgulayıp gözden geçirmeme sebep olan ise, filmin sahnelerinin birinde film kahramanı bu iki adamın sohbeti oldu:
Eski bir Mısır inanışına göre, cennetin kapısında şu iki soru soruluyormuş:
- Hayattan yeterince keyif aldın mı?
- Hayatta yeterince keyif verdin mi?


Ben filmden çıktıktan sonra işin içinden çıkamadım.

Tabii ki hayattan keyif aldığım anlar oldu. Yeterince miydi? Bilmiyorum.

Ya keyif verdiğim anlar? Bu  yanıtlaması daha da zor bir soru gibi geldi bana.

Cevabını yakın çevremdekilere ve beni tanıyan dostlarıma sormak gerek her halde.

Ben bu sorulara yanıt araya durayım, bence siz bu güzel filmi  izlemediyseniz kesinlikle kaçırmayın.

Filmi izledikten sonra eminim kendinizi aynı soruları sorarken bulacaksınız :

“Hayattan yeterince keyif aldım mı?
Hayatta yeterince keyif verdim mi?” ve mümkünse bu sorulara vereceğiniz yanıtlar, içinize sinen yanıtlar olsun, çünkü dünyaya gelebilmiş olmak bile yeterince  özel bir şanstır aslında."




Filmle ilgili Notlar :

Yönetmen Rob Reiner
Senaryo Justin Zackham
Oyuncular Jack Nicholson, Morgan Freeman, Sean Hayes, Beverly Todd, Rob Morrow
Filmin Türü  Macera, Komedi
Orijinal Adı The Bucket List
Yapım Yılı 2007
Yapım Ülkesi ABD
Orijinal Dili İngilizce
Vizyon Tarihi  01.02.2008

13 yorum:

melis dedi ki...

İnsanlar ancak ölüme yaklaştıkça hayatın değerini anlıyorlar dünyaya gelmenin ne büyük bir şans olduğunu alıyorlar.Dünyanın ne kadar gezilecek yeri olduğunu anlıyorlar

çiler dedi ki...

Özlem Ablacığım,bende bu filmi izledim ve senin gibi bende çok keyif aldım.Jack Nicholson, Morgan Freeman oyunuculuklarına diyecek yok.İnsanın dost olmak için yıllarca birbirlerini tanımaları gerekmiyormuş hayatta diye düşünmüştüm bende filmi izleyince yada yıllardır tanıdığın kişinin gerçek dostun olmadığı gerçeğiylede karşılaşabiliyor insan bazen,ama sen gerçek bir dostsun.Kitap yorumların kadar film yorumlarınıda merakla bekliyorum.Sevgiler.

Özlem dedi ki...

Ben geçen yıl sinemada izlemiştim bir de eve DVD'sini aldık eşim için, hafta sonu tekrar izledim çok güzel bir film ve özellikle o cümlelerin etkisinde kaldım hâla.
Bu arada ne güzel bak kalbimiz birmiş seninle.:))
Sevgilerimle Belgin'ciğim.

Özlem dedi ki...

Onları birlikte görebilmek bile çok muhteşem değil mi?
Sevgilerimle...

deniz dedi ki...

seyretmemiştim. garip jack nicholson un hiç bir filmini kaçırmayan ben, nasıl olup da bunu kaçırmışım :)

Özlem dedi ki...

Güzel filmdi, bazen hayatın peşinde koşarken atlayabiliyoruz sevdiğimiz filmleri izlemeyi ya da bir kitabı okumayı, olsun:)
Beni Cennetin kapısında sorulacak soru çok düşündürmüştü, filmi tekrar izleyince aklıma yine geldi.
Sevgilerimle...

efsa dedi ki...

bende de vardefalarca izlemekten okumaktan bıkmıyorum. her defasında bir baska ayrıntı yakalıyorum veya ben bunu unutmuştum diyorum.

Yeşim Özdemir dedi ki...

Bu yazını ilk okuduğumda henüz bahsettiğin filmi izlememiştim. Geçen hafta sonu izleme fırsatım oldu. Ne mutlu onlara ki içlerinde kalan bir çok şeyi yapabilme şansına sahiplerdi. Yaşamın sonsuz olduğunu düşünüp zamanı çarçur edenler için özellikle mutlaka izlenmesi gereken bir film...

Özlem dedi ki...

Doktor gözüyle izlenince daha farklı ayrıntılar göze çarpıyor, kesinlikle çok daha gerçek ve acı elbette.
Ben de o kapı girişindeki sözlere çok takılmıştımbir de iki güçlü oyuncuya :)
Güzel dilekleriniz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim.
Selamlar.

horlama dedi ki...

bu filmi bende izledim ama dünyaya sadece gezmek için gelmeyiz;)

Özlem dedi ki...

Haklısınız sonra ben de böyle düşünmüştüm.

SeLmA dedi ki...

Merhaba;
Film i izlemedim ama burdaki anlatım o kadar güzel ki mutlaka izlemek istiyorum.
Hayat akıp giderken keyif alıp alamadığımızı ya da birilerine keyif verebilmenin hazzını anlayamıyoruz sanırım. Nedense hasta olduğumuzda sağlıklı olmayı, üşüdüğümüzde sıcağın keyfini, ölüme yaklaştıkça hayatın anlamını kavramaya başlıyoruz. Güzel paylaşım için teşekkürler Özlem ablacığım. Herkese keyifli bir yaşam diliyorum.

Özlem dedi ki...

Selma'cım seni sayfamda görmek çok mutlu etti beni.
Sevgilerimle canım.